ORTAK BASIN AÇIKLAMASI

YARSAV BAŞKANI´NIN ANAYASA MAHKEMESİNDEKİ GÖREVİNE SON VERİLMESİ HAKKINDA YARSAV-YARGIÇLAR SENDİKASI-DEMOKRAT YARGI ORTAK AÇIKLAMASI

            Değerli basın emekçileri,

            Sözlerimize Mehmet Başaran´ın dizeleriyle başlamak istiyorum.

                        Çamlıbel´de bir gül açsa

                        Uykuları kaçar Bolu Beyi´nin

                        Çünkü kırmızıdır gül

                        Toprağın ve halkın uyanışına benzer

            YARSAV, Bolu Beyi´nin uykularını kaçıran Kırmızı Gül´dür.

            Murat Arslan şimdiye dek onurundan, kişiliğinden ödün vermemiş, varlığını siyasi iktidarın varlığına armağan etmemiş, saygın bir hukukçudur ve YARSAV´ın başkanıdır.

            Düne kadar Anayasa Mahkemesi Raportörü olarak görev yapmakta iken adli tatilde sessiz sedasız bir şekilde Mahkeme ile ilişiği kesilmiş ve Sayıştay´daki görevine geri gönderilmiştir.

            Elbette Sayıştay´daki görevi de saygın ve onurlu bir görevdir.

            Fakat, kendisine nezaketen bir söz hakkı verilmeden, bir sebep belirtmeden Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından görevine son verilmiş, izinden döndüğünde yazısı tebliğ edilmiş, ardından mahkeme koridorunda görülmesi bile rahatsızlık yaratmış, gitmeyeceğinden endişe edilmiştir.

            Neden mi?

            Çünkü, Anayasa Mahkemesinin muktedirleri ve onların memurlarının Murat Arslan ile karşılaşmaya yüzleri ve cesaretleri yoktur. Yaptıklarının haksız olduğunu kendileri de bilmektedir. Zira utançları yaptıklarını açıklamaya engeldir ve bu nedenle de hukuken sakat bu işlem için yargı kamuoyunun tatilde olduğu zamanı seçmişlerdir.

            Gönderilme kararını, 4 Ağustos 2015 tarihinde Adalet Bakanı Kenan İpek’in, YARSAV hesabından atılan ve HSYK´yı eleştiren bir twit nedeniyle durumun HSYK´ya iletildiğini, gereken inceleme ve soruşturmanın  yapılacağını ifade ettiği gazete söyleşisinden bağımsız değerlendirmek mümkün değildir.

            Türkiye´nin Anayasal Kurumları ve yasal kuruluşlarının, bırakın siyasi otoritenin söylediklerini, zihninden geçenleri emir telakki etmeye dönüşen biat kültürünü bu kadar benimsemeleri hukuk ve demokrasiyi, yargının bağımsızlığı ve yargıç tarafsızlığı ilkelerini tehdit eder hale gelmiştir. Artık gerçek kişilerin değil tüzel kişilerin de gözleri ve gönülleri mühürlenmiş, gönüllerine kin ve nefret tohumları ekilmiştir.

            Siyasi iktidar, uykusunu kaçıran, yargı bağımsızlığını ve yargıç tarafsızlığını içselleştirmiş, kendisine tevdi edilen yargılama ve millet adına karar verme gücünü ikbal ve istikbal beklentisi uğruna siyasi otoriteye, muktedire rehnetmeyen yargıçlara, bu yargıç ve savcıların oluşturduğu yargı örgütlerine tahammül edememektedir.

            Biz gittikçe otoriterleşen, eğitimsizleştirilmiş, yoksullaştırılmış ve yoksunlaştırılmış tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan siyasi iktidarı zor da olsa anlayabiliyoruz. Fakat siyasi iktidarın gölgesi altında doğup gelişen ve kendisine yargının çoğulcu örgütüyüm diyen, çoğulculuğu aynı şeyleri söyleyen çokluk olarak anlayan bir yapının her şeye rağmen bir yargı örgütünü soruşturmayla, gereğinin yapılacağı ile tehdit eden bir Adalet Bakanının yanında yer almasını, bağımsız bir yargı örgütü olan YARSAV´ın Başkan ve Üyelerinin cezalandırılmasından, zarar görmesinden nemalanmaya çalışmasını ve bizatihi yargıç ve savcılar eliyle örgütlü olmanın anlam ve öneminin ikincilleştirilmesini,  değersizleştirilmesini anlayamıyoruz.

            Sadece YARSAV Yönetiminin tehdit edilmesini mi, değil, HSYK´nın merhametinden ve dağıttığı ulufeden yararlandırılmaları için meslektaşlarımızın YARSAV ve Yargıçlar Sendikası üyeliğinden istifa etmelerinin ve YBD´ye üye olunmasının şart koşulmasını da anlayamıyoruz.    

            Sonuç olarak;

            Siyasi iktidar, muktedir talimatını vermiş, Adalet Bakanı soruşturma ve gereğinin yapılacağı tehditiyle durumu başkanı olduğu HSYK´ya bildirmiş ve bunu kamuoyuna duyurmuş,

            Anayasa Mahkemesi Başkanı da bu güne kadar başarılı bir şekilde çalışan, onurundan, kişiliğinden, hukukçuluğundan ödün vermeyen, ikbal ve istikbal beklentisiyle beynini ve vicdanını siyasi iktidara teslim etmeyen YARSAV Başkanı Murat Arslan´ın mahkeme ile ilişiğini kesmiş, görevine son vermiştir.

            Şiddetle kınıyoruz.

            Derhal bu haksız, hukusuz karardan dönülmesini ve Murat Arslan´ın görevine iadesini istiyoruz.

            Tüm yargıç, savcı, avukat meslektaşlarımızı, yargı örgütlerini, Türkiye Barolar Birliğini, Baroları,  sivil toplum örgütlerini, hukuk ve demokrasiye saygılı halkımızı YARSAV´a ve Murat Arslan´a destek olmaya çağırıyoruz.

            Biz bu zulmü, otoriterleşen bir siyasi iktidarı, tek tipleştirmeyi, yargıyı siyasi iktidara ram eden zihniyeti kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

            Uluslararası yargı örgütlerine bu haksız hukuksuz tasarrufu taşıyacağız. Bizim mücadelemiz evrensel hukuk ilkelerinin bizim güzel ülkemizde de egemen kılınmasına dairdir.

            Yargının, kim olursa olsun siyasi iktidarın emrine amade edilmesine, yargıç ve savcıların memurlaştırılmasına, HSYK´dan iltifat görmeleri karşılığı onurlarının ve kişiliklerinin yok edilmesine izin vermeyeceğiz.

            Türkiye yargısının hükümet cemaat arasında sıkıştırılarak değersizleştirilmesine, itibarsızlaştırılmasına, kişiliksizleştirilmesine  seyirci kalmayacağız.

            Hakkımızda ferman yazılsa da kendi aklımızla düşünmeye devam edeceğiz.

            Kamuoyunun, halkımızın, egemenliğin sahibi olan eşit, saygın ve onurlu yurttaşlarımızın bilgisine saygı ile sunarız.

 

            DEMOKRAT YARGI & YARSAV & YARGIÇLAR SENDİKASI