Basın Açıklaması

BASIN AÇIKLAMASI

Hakim adayı olup HSYK tarafından Bangolar Yargı Etiği ilkelerine göre hakim olamayacağına karar verilerek mesleğe kabul edilmeyen meslektaşımız Didem Yaylalı,21.8.2013 günü hayatına son vermeyi seçti.

Didem, henüz 26 yaşındaydı.

HSYK tarafından sözde idareyi yanıltıcı belge kullandığı için Türkiye Adalet Akademisi tarafından aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmış olması gerekçesiyle mesleğe kabul edilmediği iddia edilmiş ve Didem’in son sözlerinde ifade ettiği gibi bu yalanlar ve hilelerin sonu gelmeyecekse de; gerçek Didem’in çağdaş, aydın ve onurlu bir hakim adayı olup da onların görmek istedikleri kalıpta ve görüşte bir yargıç olmayacak oluşuydu. Didem’in Türkiye Adalet Akademisi’nde çağdaş giyim tarzı ve yaşam biçimi her fırsatta eleştiri konusu edilip aba altından sopa gösterilerek Didem’in bu şekilde mesleğe kabul edilmeyeceği ifade edilirken Didem için eksik olan tek şey gerçek iradelerini saklayan bir bahaneydi. Hastaneye giriş kaydı,hastanenin kaşesi ve mührü olmasına rağmen unutulmuş bir doktor imzasına dayalı olarak aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldı.Yaşam tarzını,giyimini ve görüşlerini kabul etmedikleri bir yargıcı,kağıt üzerinde prosedür eksikliklerine dayalı olarak saf dışı etmişlerdi.Kapalı kapılar ardında özel hayatını,yaşam tarzını ve giyimini kendi dar zihniyetleri ile sorgulayan ve bunu bir taciz gibi dayatan Türkiye Adalet Akademisi ,Adalet Bakanlığı ve HSYK işbirliği, Didem’i mesleğe kabul etmedi.Didem,diğer arkadaşları ile kura çekmeye geldiğinde yani büyük ve upuzun bir yolun sonunda başlı başına bir travma olacak şekilde ona cüppesi verilmedi.

Didem’in onuru incindi.

Didem’in üzerine bütün bir hayatını kurduğu hayalleri dar, cinsiyetçi, ayrımcı ortaçağ zihniyetinin elleriyle yıkıldı.

Örneğini defalarca gördüğümüz Türkiye Adalet Akademisi denilen gözetleme, hizaya çekme ve fişleme merkezinde kendisinden olmayanları izleyen ve büyük abinin “Hakim dediğin muhafazakar olur “ diye giyimine karışıp yaşam tarzını sorgulayan zihniyet ve onun koordinasyonuyla HSYK kendisinden olmayanı ötekileştiren, onurunu inciten zihniyetiyle gencecik bir yaşamı ona dar etti. Şimdi ikisinin de ellerinde kan var.

Yalan söyleyecekler, hilelerine ve yalanlarına devam edecekler; biz Didem’in son sözlerini anımsayacağız: “Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çözmedim,bu da size dert olsun !”

Didem,..güzel kızımız bizim..Onurun onurumuzdur,utanç ellerinde kan olanlara aittir.

Gittiğin yerde rahat uyu.

 

YARSAV YÖNETİM KURULU