Anayasa referandumu öncesinde yargıya olan güvenin aşındırılmasına ilişkin çabalara ivme kazandırılmaktadır, 08.06.2010

Avukatlık, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı temsil eder. tcy’nın 6. maddesinde de avukatlar yargı görevi yapan kişiler olarak tanımlanmıştır. avukatlık mesleği yargı ile bir bütündür ve ayrı düşünülemez.

Bir davada savunma görevi yapanların aynı dava ile ilintili olarak “yargılamayı etkilemeye çalışmak” iddiasıyla görevleri sırasında işledikleri iddia edilen bir suçtan tutuklanması, 1136 sayılı yasanın 58. maddesinde öngörülen güvenceyi yokeder. avukatlara bu yolla gözdağı verildiği izlenimi yaratılması savunma dokunulmazlığı ve dolayısıyla adil yargılanma hakkına ilişkin aihs’nin 6. ve kişi hak ve özgürlüklerine ilişkin 5. maddelerinin de ihlali niteliğindedir.

Yargının savunma ayağını oluşturan ve kamu görevi ifa eden avukatların yargısal süreçleri yasal çerçevede ve görevlerinin gereği olarak etkilemesi de doğaldır. buna karşın, suçlamaların “yargıyı etkileme” olarak açıklanması basına yansıyan bir diğer komik ve dikkat çekici gelişmedir.

öte yandan soruşturmanın 2009 yılının ilk aylarında başladığı gözetildiğinde, kanıtların karartılması tehlikesinden sözedilemeyeceği açıktır. avukatlık mesleğini icra eden kişilerin başka tedbirlerle soruşturulmasının da mümkün olmasına karşın, kaçma şüphesini haklı gösterecek olgular da mevcut değilken tutuklanmaları masumiyet karinesinin ve adil yargılanma hakkının ihlalidir.

Özel yetkilerle donatılmış ve aihm kararlarına aykırı olarak gizli tanıkla da güçlendirilmiş mahkemelerin kolaylıkla ve son derece sıklıkla tutuklama önlemine başvurması, “yargılamadan cezalandırma” olgusunu gündeme getirmekte ve yargısal süreçlerin uzaması nedeniyle kişilerin yargılanmadan infaza tabi tutulmaları sonucunu yaratmaktadır. bu sonuç en çok hukuksal güvenliğin zedelenmesi ve yargıya olan güven duygusunun aşındırılmasına hizmet etmekte, savunmanın da baskı altına alındığı izlenimine güç kazandırmaktadır.

Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki erzincan başsavcısı ilhan cihaner’e yapılanlara benzer ve o sürece paralel, sanki hiç bitmeyecek bir süreç yaratılarak avukatlar ve yargı mensupları yıpratılmaya ve yapılan hukuksuzluklar da içerik tartışmaları ile perdelenmeye çalışılmaktadır.

Böylece olası bir anayasa referandumu öncesinde yargıya olan güvenin aşındırılmasına ilişkin çabalara ivme kazandırılmaktadır. yapılan tüm teknik takiplerin ve soruşturmaların da bu hukuksuzluklara karşı duruş gösteren yargı mensupları ve hukukçulara yöneltilmiş olması ve buna koşut geliştirilen medya destekli kampanyalar ifade özgürlüğünün, savunma hakkının yok edilmesi, karar süreçlerinde yer alanların baskı altına alınması ve korkunun egemen kılınması konusundaki kararlılığın hangi noktaya taşındığının bir göstergesidir.

Şurası unutulmamalıdır, hukuksuzluğun alıp başını gittiği dönemlerde mücadele azmi de pekişir, gelişir, bayraklaşır. ülkemiz, bugün böyle bir süreci yaşamaktadır.

Yarsav’ın bu karanlık günlerin son bulacağına ve ülkemizde hukukun üstünlüğünün egemen olacağına olan inancı tamdır. kamuoyuna saygı ile duyurulur.

8.6.2010

YARSAV YÖNETİM KURULU