Adalet Bakanlığı İle Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (Undp) Tarafından Ortaklaşa Yürütülen “Kurumsal Yönetim Perspektifinde Yargı Reformunun Desteklenmesi Projesi

ADALET BAKANLIĞI İLE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KALKINMA PROGRAMI (UNDP)
TARAFINDAN ORTAKLAŞA YÜRÜTÜLEN “KURUMSAL YÖNETİM PERSPEKTİFİNDE YARGI REFORMUNUN DESTEKLENMESİPROJESİ”

KAPSAMINDA YARGI TEŞKİLATINDA YÜRÜTÜLEN
ANKET ÇALIŞMASININ SONUÇLARININ AÇIKLANMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİNE
İLİŞKİN TOPLANTI İZLENİMLERİ EK RAPOR

Saygıdeğer meslektaşlarım,

Daha önce hazırlamış olduğum raporu alan üyelerimizden Sn. Fahri Mutlu Tosun çok değerli bir katkı yaptılar, oda şudur, katıldığım seminerde bizlere hem Adalet Bakanlığı yetkilileri hem de UNDP yetkililerince ısrarla 10.000 hakim ve savcıya anket formu gönderildi denilmesine rağmen raporumu değerlendiren Fahri Bey tarafından anket formunu dolduran 465 kişinin Yargıtay ve Danıştay’da görev yaptığı, geri kalan kişilerin ise Adalet Bakanlığı’nda görevli tetkik hakimi ve müfettişler olabileceğini belirtti, bunun üzerine Ankara Adliyesi ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi ile Danıştay’ın 141. Kuruluş yıldönümü nedeniyle Ankara’ya Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen meslektaşlarımıza sorduğumda şöyle bir tabloyla karşılaştım ki, evet doğru kürsüdeki hakimlere bu anket formları dağıtılmamış, bir başka anlatımla HSYK’ nın tasarruflarına en fazla muhatap olan kürsüdeki hakimlerin görüşlerine Adelet Bakanlığı ve UNDP yetkililerince hiçbir değer verilmemiş, anket formlarının tüm hakim ve savcılara dağıtıldığı şeklinde yanlış bilgi verilerek o çok bahsettikleri demokratik yönetişim, katılım,…vb ilkelere uygun bir çalışma yapılmış gibi izlenim verilir iken. gerçekte Adalet Bakanlığı’nın idaresi altındaki hakim ve müfettişlerce anketin yönlendirilmesi sağlanarak, yürütme erkinin arzuları yargı erkini oluşturan kişilerce de paylaşılıyormuşçasına bir görüntü yaratılmaya çalışılmıştır.

Ne yazıktır ki böylesi bir oyun, isminin başında Adalet olan bir bakanlık ve Birleşmiş Milletler gibi kendisini tarafsız ve bağımsız bir organizasyon olarak niteleyen Uluslararası saygın bir kurum tarafından oynanmaktadır.

Ancak buna rağmen meslektaşlarımızın her nerede çalışırsa çalışsın büyük çoğunluğunun yargıç kimliğini henüz tam anlamıyla kaybetmediği ortaya çıkmıştır, örneğin tıpkı AB ilerleme ve istişari ziyaret raporlarında da belirtildiği üzere öncelikli önem taşıyan, Teftiş kurulunun HSYK’ya bağlanması, Adalet Bakanının HSYK’nın başkanı olmaması gerektiği, yolunda büyük bir kabul olduğu, özellikle büyük çoğunluğun HSYK’ya TBMM’nin üye seçmesine karşı olduğunu görmek sevindirici bir hususdur, ancak gelin görün ki raporu okuduğunuzda daha iyi anlaşılacağı üzere, Semineri yönetenler ve konuşmacılarca işlerine gelen yerlerde anket sonuçları ön plana çıkarılmış, işlerine gelmeyen hususlarda ise birden makas değiştirilerek tamamen danışma ve görüş belirtme niteliğinde raporları olan Venedik Komisyonu,..vb. komisyon kararlarına ağırlık verilmiş, her bir karar belirli ülkeleri kapsamasına rağmen sanki evrensel, olmazsa olmaz kurallarmış gibi yansıltılmış. HSYK’ya TBMM üye seçmez ise demokratik meşruiyetinin bulunmayacağı vurgulanmıştır. Bu kadar manüplasyon böylesi bir çalışma için çok fazla, hele hele muhataplarının üç erkten biri olan yargı erkini oluşturan kişiler olduğunu düşündüğümüz de bu fütursuzluk ve rahatlık oldukça düşündürücü.

Sayın Fahri Mutlu Tosun’a değerli katkısından dolayı tekrar teşekkür ediyorum. Bu çalışma bana şunu gösterdi, bugüne kadar yargı kürsüye mahkum edilmiş, ancak taraflarca veya Bakanlıkça bazı bilgiler sunuldukça birşeyler öğrenebilmekteydi, ancak YARSAV ile ilk defa yargı erkinin ayakları oldu. Yargı bu ayakları ile kürsüden kalkıyor diğer erklerin oyun alanlarında dolaşıyor, yargı ile ilgili oyunları görüyor, analiz ediyor, mensupları ile paylaşıyor ve aldığı besleyici yankılarla çok daha ileri bir aşamaya geçebiliyor, kurulu oyunları bozabiliyor, işte bu nedenledir ki YARSAV yok edilmek, böylelikle yargı yine kürsülerin arkasına mahkum edilmek isteniyor, ancak büyük bir ihtiyacın sonucu ortaya çıkan hiçbir kurum kolay kolay yok edilemez, YARSAV’ı yok etmek aslında son derece kolaydır. Yargıyı tamamen bağımsız, etkin ve etkili, kaliteli ve saygın bir hale getirirsiniz, ihtiyaç biter YARSAV kendiliğinden erir gider. İşte bu kadar kolay.

Önceki rapora ek olarak belirtmek istediğim bir başka husus ise; anılan raporu ilettiğim kurul üyelerimizden biri tarafından 16.04.2009 tarihinde toplantılarının olmasının seminere katılmamalarının tek gerekçesi olmadığı, bilinçli olarak yargı dışında yürütülen faaliyetlere tepki sonucu bir protesto olarak katılmadıkları, bunu da Bakanlık yetkililerine ilettikleri belirtildi. Ancak kendilerine de ilettiğim üzere bu durum toplantıda kesinlikle bu şekilde aksettirilmedi, Kurul üyelerinin duyarsızl ığ ıym ış gibi sunuldu, bununla da yetinilmedi raporda belirttiğim yabancı uzman tarafından Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nde görevli bir daire başkanı HSYK’nın bağımsız destekçisi olarak sunularak HSYK’nın toplantıda temsil edildiğinin düşünülmesi amaçlandı, ancak hiç inandırıcı olamadı. Bütün bu çalışmalar AB üyelik süreci ile bağlantılanı yor oysaki ekte sunduğum AB yetkililerince gerçekleştirilen istişari ziyaret sonucu düzenlenen 2005 yılına ait raporda görüleceği üzere yargı ile ilgili çalışmalara HSYK’nın katılımının sağlanmaması yadırganıyor. Bu da yapılan çalışmaların ne derece samimi olduğunun bir başka göstergesi olmaktadır.
Saygılarımla,

Fetih SAYIN YARSAV
Yönetim Kurulu Üyesi