MAKALE:Anayasa Değişikliği mi? Lütfen Ciddi Olalım! Ali Rıza Aydın

Ali Rıza Aydın

Günlerdir, Anayasa değişikliği üzerine yazılıp söyleniyor. Ortada, ne olduğu bilinmeyen, kıyısından köşesinden bilgi aktarılan sözde bir paket dolaşıp duruyor. 18 Mart günü basına yansıyan bilgiler de net değil. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun üye sayısı artırılıp yapısının değişeceği, parti kapatmaların zorlaştırılacağı, kapatma davasının TBMM’nin iznine bağlanacağı, yargı yolu kapalı alanların daraltılacağı, kadına pozitif ayrımcılık, kamu denetçiliği kurumu gibi kimi maddelerin kesinleştiği, ancak sürprizlerin de olacağı söyleniyor. Bırakalım günü, saat saat bilgi değişiyor ya da değiştiriliyor.

Kendilerini üstün ve farklı görenler, gündeme ve topluma egemen olmak isteyenler, kendilerinden başka kimseyi tanımayanlar, demokrasiyi yalnızca oy sayısına bağlayanlar, yaşadıkları toplumun sesini duymazlıktan gelip uluslararası entegrasyona biat etmekten kaçınmayanlar, varlıklarını sağlayan toplumdaki sömürü düzenini özde olağan kabul edip sözde açılım gösterileri düzenleyenler, hukuk ve adaleti kendilerine özgü kabul edenler, değiştirmek istedikleri Anayasa’ya uymadan anayasacılık oyunu oynuyorlar.

“Başbakan kurmaylarıyla Başbakanlıkta bir araya geldi” başlığı, anayasal okumaya tabi tutulduğunda, Anayasa’nın yürütme bölümü içinde düşünmek gerekir. Başbakan’ın bakanlarını, danışmanlarını ve idare içindeki yöneticileri topladığı anlaşılır. O zaman bu toplantının içeriği de doğal olarak, Anayasa’nın ve yasaların yürütme organına verdiği görevler içinde aranır. Konuların güncelliği ve önemine göre, dış politikadaki önemli gelişmeler, deprem yaralarının sarılması, olası depremler için önlemler alınması, işsizlik sorununun çözümü, istihdam yaratıcı yatırımlar, yükselen fiyat artışlarına önlem alınması, toplumu karabasan gibi saran cinayet ve intiharlar, kapatılan işyerleri, eğitim ve sağlık sorunları, terör, emeklilerin ekonomik ve sosyal sorunları, sosyal güvenlik, maliye ve vergi politikaları, spor oyunlarındaki vahşet, gelir dağılımdaki adaletsizlik, bölgeler arası dengesizlik, yolsuzluk, yoksulluk, yargının iş yükü ve çalışma koşulları, trafik, yaklaşan turizm mevsimi gibi toplumun her yöresinde her kesimini ilgilendiren sayısız sorunun çözümü için alınması gereken önlemler ve yapılması gerekenlerin tartışılıp karara bağlanması beklenir.

Ancak, “Başbakan kurmaylarıyla Başbakanlıkta bir araya geldi” başlığının altına, “Anayasa değişikliği paketine son şekli veriliyor, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısı değişiyor, parti kapatma kuralları değişiyor. Paket netleşmedi, sürprizler bekleniyor” gibi haberler eklendiği zaman hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğü sarsılır. Çünkü, Anayasa’da yürütme organının, Başbakan’ın Anayasa’yı değiştirme görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Bu yetki Anayasa’nın 175. maddesine göre TBMM’nindir. Başbakanlıkta toplanan kurmaylar arasında, kimi milletvekillerinin bulunması bu görev ve yetki sorununu çözmez. Başbakanın ve dışarıdan atanan bakanlar hariç diğer bakanların TBMM üyeleri arasından gelmesi de görev ve yetki sorununu çözmez. Sorun, Anayasa’nın biçimlendirdiği yetkili organlar arasındaki “medeni işbölümü ve işbirliği”nin, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğünün, kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisinin ihlali sorunudur. Böyle bir ihlalin sahipliğine soyununca, “bize güvenilmiyor, muhalefet uzlaşmaya yanaşmıyor, buna karşı çıkanlar bize koşullu bakıyor” şeklindeki yakınmalara da doğal olarak yanıt alınamaz. Anayasa paketini dosyaya koyup turlara çıkmak “katılım”, görüşe karşı çıkanlara karşın o görüşte diretmek de “müzakere” anlamına gelmez. Katılım ve müzakerenin olmadığı yerde “uzlaşma” da aranamaz.

Konu yargı olunca, katılım alanları da doğal olarak değişecektir. Değişiklik çalışmalarında baş aktörler arasına görülen Adalet Bakanı, Bakanlar Kurulu’nun bir üyesi olarak değil de HSYK’nin başkanı olarak bu misyonu üstleniyorsa, o zaman da hiç olmazsa, HSYK’yi yok saymaması gerekir. Sıklıkla gönderme yaptığı Avrupa örneklerini, yalnızca kendi görüşlerine uygun yönleriyle destek olarak kullanırken, Avrupa Birliği Komisyonu uyarılarını da, örneğin bu uyarılar içinde “Yüksek Kurul üyeleri ile Parlamento üyeleri arasında adalet yönetimiyle ilgili yasal reformların tartışılacağı resmi toplantılar yapılması” önerisini gözetmesi gerekir. “Yasa yapma sürecinde Yüksek Kurul’un görüşlerinin alınabilmesine olanak tanıyacak resmi bir görüşme mekanizmasının bulunmadığını öğrenmekten şaşırdık” diyen Avrupa Birliği Komisyonu İstişari Ziyaret Raporu hazırlayıcıları, Anayasa hazırlama sürecine nasıl şaşıracaklar kim bilir?

Anayasa’nın 175. maddesindeki, “Anayasanın değiştirilmesi TBMM üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir” kuralı, katılım, müzakere ve uzlaşma kültürüne dayanır ki, bu da tam anlamıyla “demokrasi” kültürüdür. Kuraldaki en az üçte bir koşulu da aynı kültürün yansımasıdır. Bir partinin en az üçte bir üyesi tarafından yapılan teklif dahi bu kültüre ve Anayasa’nın ruhuna uygun düşmez. Anayasa’nın 175. maddesinin gereğini yerine getirecek, katılım, müzakere ve uzlaşmayı sağlayacak makam ise, Başbakanlık değil, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre, egemenliği Ulus adına kullanan organların yetki dağılımı ve kuvvetler ayrılığı ilkesine bağlı olarak TBMM Başkanı ve Başkanlık Divanıdır. İngiltere’de yazılı bir anayasanın bulunmamasının ardında, “parlamentoda partiler arası uzlaşma varsa, anayasaya gerek yoktur” ilkesi yatar.

“Anayasa ihlali”yle başlayan Anayasa değişikliği çalışmaları, hangi güven unsuruyla tartışılacaktır? Bu değişiklikler, hukuk devletini yok sayarak, “kanun devleti” yaklaşımı ve dayatmasıyla yapılacaksa, Anayasa’nın bu yeni kuralları toplumda nasıl huzur ve güven yaratacaktır?

Anayasa, kimilerinin, istediği zaman ve yerde, istediği şekilde üzerinde oynanacak yaz boz tahtası değildir. Gerekliliği, zaman ve mekanı, Anayasa’ya uygun değiştirme yöntemi, katılımı, müzakeresi, uzlaşması sağlanamazsa, değişiklik önerileriniz yerinde bile olsa, yeterli desteği bulamaz, kural bazında değişiklik tartışmalarına girilemez. Çözüm ise hiç zor değil: Biraz ciddiyet ve saygı lütfen.