Deniz Feneri Soruşturmasını Yürüten Cumhuriyet Savcılarının Görevden Alınması Hakkında Basın Açıklaması

Kamuoyunda “Deniz Feneri” olarak bilinen ve "ucunun siyasi iktidar temsilcilerine dokunduğu ve bu nedenle soruşturmanın büyümeden kapatılması beklentisinin bulunduğu" şeklinde bir algı bulunan soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının, siyasi iktidarın soruşturma belgelerine, gizlilik kararı olmasına rağmen HSYK eliyle müfettiş göndererek içeriğe erişmesi sonrasında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tasarrufu ile Deniz Feneri soruşturmasından alındıkları, yerlerine yeni Cumhuriyet savcılarının görevlendirildikleri öğrenilmiştir.

 Öncelikle ifade etmek isteriz ki, soruşturma ve kovuşturma sırasında suç işlendiğinin ve usule aykırı işlem yapıldığının iddia edilmesi halinde HSYK tarafından ilgili yargı görevlileri hakkında inceleme başlatılmasında ve gerekirse soruşturmadan alınmalarında kural olarak tartışılacak bir yön bulunmamaktadır.

 Ne var ki; kamuoyunda malum soruşturmalar ile Erzincan eski Başsavcısı İlhan Cihaner’e yönelik soruşturmanın savcıları ve yargıçlar hakkında, onlarca olduğu ifade edilen şikayet başvurularına karşın, bu soruşturma savcıları ile bir kısım yargıçlar hakkında ısrarla inceleme ve soruşturma başlatmakta direnç gösteren, gelen çok büyük tepkiler üzerine de usulen başlatılan soruşturmaların da derhal ya da zamana yayılarak kapatıldığı ve yine ısrarla haklarında yığınla usulsüzlük iddiaları bulunan savcı ve yargıçların korunarak yerlerinde tutuldukları, hatta ödüllendirilerek görevde yükseltildikleri de bilinmektedir!

 Siyasi iktidar temsilcilerinin, adı geçen soruşturma ve kovuşturmalara yönelik bakış açıları ve açıklamalarının da farklı olduğu gözetildiğinde, inceleme-soruşturma başlatılıp başlatılmaması, başlatılan soruşturmalar sonucunda da işlem yapılıp yapılmaması konusundaki takdir yetkisinin, HSYK ve bazı Cumhuriyet Başsavcıları tarafından nesnel kullanılmadığı, siyasi iktidar aktörlerinin bakış açısı etkisinde kalınarak hareket edildiği kanaatine varılmaktadır. Ayrıca, Şemdinli’de aynı şekilde
görevini yapan Cumhuriyet savcısına müdahalede ortalığı yıkanlar, ucunun kendilerine dokunacağı algısını haklı çıkaracak şekilde, bu soruşturmada Cumhuriyet savcılarının aynı yöntemlerle görevden alınmasını sağlamışlardır.

 Elbette, tüm yargıç ve Cumhuriyet savcılarına mesaj vermeyi de içeren bu farklı tutum,  hedeflenen “Yandaş Yargı”nın eksiksiz bir biçimde yaratılmasına kadar “ödüllendirme-cezalandırma” araçlarının, tüm kamuoyunun gözü önünde gizlenmesine, perdelenmesine gerek dahi görülmeksizin alenen hoyratça kullanılacağı yolundaki sıklıkla dile getirdiğimiz kaygı ve kanaatlere kanıt oluşturmaktadır.

Görünen o ki, artık siyasi iktidar karşısında paralize olmuş bir yargı resminin son rötuşları tamamlanıyor. Üzülerek ifade etmeliyiz ki, artık epeyce aşınmış olduğunu gördüğümüz bağımsızlık duvarının arkasındaki yargıç ve savcılar her türlü tasarrufa açık hale gelmişlerdir. “İleri demokrasi”nin bir başka aşamasına geçilerek yargıda hayal bile edilemeyenler bir bir gerçek olmaya başlamıştır.

Toplumun umutlarının felce uğratılmaması ve yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin maruz kaldığı ağır tehditin son bulması için, bağımsız bir hukuk sisteminin varlığının yaşamsal öneme sahip olduğu bu dönemde; siyasi iktidarı yargının üzerinden elini çekmeye, HSYK´yı “tüm yargıç ve Cumhuriyet savcılarının kurulu” olduğu gerçeğini unutmamaya, kendi kuruluş kanununda ifade edildiği gibi “mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatı esaslarını gözeterek adalet, tarafsızlık, doğruluk ve dürüstlük, tutarlılık, eşitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde” görev yapmaya, siyasi iktidarın beklentisi doğrultusunda hareket ettiği, yürüyen soruşturmalara müdahale ettiği, soruşturmaların kapatılmasına yönelik mesajlar verdiği konusunda kamuoyunda oluşan yaygın ve haklı kanaati kırmaya, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcısını, bu soruşturmanın, tarafsızlığından şüphe duyulmayan önceki Cumhuriyet Savcıları tarafından her türlü siyasi etkiden uzak olarak yürütülmesini temin etmeye davet ediyoruz.

Unutulmamalıdır ki hukuk, siyasi irade ve HSYK da dahil olmak üzere tüm anayasal kurum ve kuruluşların ve bünyelerinde görev yapan kamu görevlilerinin,  dürüst, bağımsız ve tarafsız olmasını emreden ve her zaman herkes için gerekli olan bir ilkeler bütünüdür.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.   27.08.2011

YARSAV YÖNETİM KURULU