Kapatılan Adliyelerin Yeniden Açılması ile İlgili Basın Açıklaması

2012 yılı Yaz Kararnamesi’ne yönelik son açıklamamızda olumlu bir icraatı da dile getirme adına; küçük adliyelerin kapatılmasının, gerek meslektaşlarımızın bu yönde istekleri olması gerek yargı hizmetinin yönetim ölçeği açısından optimum olmayan mevcut yapının değişiminde aciliyet bulunması gerekse mevcut halin sistemde enerji kaybına yol açması itibariyle yerinde olduğunu söylememizin üzerinden çok geçmeden, aynı açıklamada yargının yönetiminin yürütmenin, daha açık ifade ile Başbakanın emir ve tasarruflarına bağlandığı saptamasını gayet haklı çıkarırcasına HSYK tarafından Adalet Bakanının talebi üzerine (iktidar ve muhalefet partili milletvekillerinin daha da önemlisi Başbakanın talimatı diye açalım) kapatılan bir kısım adliyelerin dokuz gün sonra yeniden açılmasına karar verilmiştir.

Olan aslında çok basit ve anlaşılır bir durumdur. Yargı; yakındığı bir kurumunu (HSYK) ıslah etme, demokratik kılma, çoğulcu yapma vaatlerine kapıldığı (siyasi ve bürokratik kadroları ile bir bütün olarak) yürütmeye kaptırmış; dışsal baskılara mukavemet gösteremeyerek düşülen plansızlık ve koordinasyonsuzluk girdabındaki falsolarla eskiyi arar hale gelmiştir. Bu olgu, bundan sonra her gelişmede daha da belirginleşecek, bir yandakilerde haklı çıkmanın diğer yandakilerde de aldatılmanın hüzün ve acısı derinleşecektir.

Reform adı ve yardımcı aktör rolündeki kavramlar, içselleştirilmemiş süreçlerinin yanlışlıklarını ve bozukluklarını daha da önemlisi sahteliklerini örtmeye kafi gelmemektedir. Az da olsa var olan yargı bağımsızlığı, demokratik meşruiyet ve çoğulculuk kavramlarının serabı uğruna elden çıkartılmıştır. Düşünmeden, hesap etmeden verdiğinizi geri alamazsınız, alsanız dahi aynı bedele hiç alamazsınız. HSYK´yı, bizleri bu kanaate vardıran gelişmeyi açıklamaya davet ediyoruz. Aradan geçen bir haftada ne değişti? “Birleştirilmesine karar verilen adliyelerin bulunduğu yerleşim yerlerinin coğrafi şartları, nüfusu, güvenlik ve iş durumları ile birleştirilen adliyelere olan uzaklık ve ulaşım imkânları dikkate alınarak” gerekçesi, ya bir öngörüsüzlük ya da maalesef siyasete ram oluş ve acziyet ilanıdır.

Herkes görmektedir ki; demokratik meşruiyet her alanda olduğu gibi yargı için de tek adam iradesinde tecelli etmektedir ve yargı bu otoriteye tabi kılınmıştır. Bağımsız yargının güvencesi olması gereken HSYK da bu otoriteye boyun eğmiş ve varlık nedenini yitirmiştir. Ayaküstü keyfiyetteki yorumları, toplum hiç hesaba katılmaksızın tez zamanda kanuna dönüşen bir irade, ancak cahillikle izahı olanaklı kibrin şişirdiği bir ego, sistemi de yargıyı da bir oyuncak gibi kurcalayıp durmakta, eğip bükmektedir. Yaşananlar, ileri demokrasi yolundan sultanlık sapağına girmiş olmanın yansımalarıdır. Haddini bilenler, yetkiyi de sorumluluğu da paylaşmanın peşinde olurlar. Aşırı yetki kullanımı hevesinin, her yetkinin bir sorumluluğa müncer olduğunun ayırdında olma ile dengelenmemesinin ortaya çıkardığı ağır sonuçları akıl ve basiret sahibi hiçbir iradenin taşıyamayacağı bilinmelidir.

Artık muhatabımızın, yargı ile ilgili icraatların doğru adresi olarak yürütme ve dolayısıyla Başbakan olduğunun ilanının yanı sıra HSYK´ya özellikle meslek kökenli üyelerine, dönecekleri yeri ve bakacakları yüzü hatırlatmak istiyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

YARSAV YÖNETİM KURULU