Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Hakkında Basın Açıklaması, 16.02.2010

Değerli Basın Mensupları

Erzincan’da yasadışı cemaat yapılanmalarına ilişkin soruşturmaları yürüten Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in işlediği iddia edilen bazı suçlar nedeniyle makamı, evi aranmış, gözaltına alınmıştır.

Yapılan işlem, Anayasanın 144., 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasanın 89., Ceza Yargılama Yasasının 250/3. maddeleriyle öngörülen yargıç güvencesine açıkça aykırıdır. Ceza Yargılama Yasası’nın 250/3. maddesindeki sınırlar aşılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel niteliği olan hukukun üstünlüğüne ve dolayısıyla yargı bağımsızlığı, yargıç güvencesine bu işlem ve eylemle, ağır bir müdahale gerçekleşmiştir.

Bugünden itibaren artık ülkemizde hiçbir yargıç, cumhuriyet savcısı, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yargıç üyeleri güvencede değildir. Bu yolla gidilen yerin, yargı bağımsızlığı ve Hukuk devletinin var olmadığı bir yer olduğu tartışmasızdır. Artık Türk toplumu, keyfi yönetimin egemen olduğu, Yargıç güvencesinden yoksun bir toplumdur.

Anayasada yargıç ve savcılar, başbakan ve bakanlar hakkında özel soruşturma yöntemlerine yer verildiğinden Anayasanın doğrudan uygulanır bu hükümleri yasalarla askıya alınamaz. Çünkü Ceza Yargılama Yasasının 250/3 maddesinde özel yetkili mahkemelerin görev alanı düzenlenirken, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı yargıçlar hariç bırakılmıştır. Bu hüküm ve Anayasa hükümleri görmezden gelinerek bu soruşturmayla yargı üzerinde ciddi baskılar yaratıldığı ve laik, demokratik hukuk devletini yasalar çerçevesinde korumaya kalkışan yargıçlar, cumhuriyet savcıları ile yargının diz çöktürülmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Ceza Yargılaması Yasasının 250/3 maddesine göre, Anayasa Mahkemesinin yargılayacağı kişilerden olan Başbakan’ı bu yöntemle gözaltına almak abesle iştigal ise, ancak Yargıtay tarafından yargılanacak bir Cumhuriyet Başsavcısının soruşturma yetkisi olmayan kişilerce aranarak gözaltına alınması da ağır bir hukuk ihlalidir.

Yasadışı bölücü örgüt mensuplarının iki saat içinde serbest bırakılması için yargıç ve Cumhuriyet savcısı ayarlayanlar, Adalet Bakanlığı’nın emriyle açıkça hukuka aykırı bu uygulamayı başlatmıştır. Yüksek yargıçlar HSYK üyeleri de dahil olmak üzere tüm yargıç ve cumhuriyet savcıları bu uygulamayla her an karşı karşıya kalabileceklerdir. Bu tehdide yüksek yargıçların HSYK üyelerinin tüm yargıç ve savcıların boyun eğmeyerek gereken yanıtı, en sert biçimde vereceklerine inanıyoruz.

Söz konusu uygulamayla, ayarlanamayan yargıçlar ve savcılar ayarlanmaya ve hizaya getirilmeye çalışılmaktadır. Hukuksuz telefon dinlemelerine, gerekirse savcılar eliyle devam edileceği yolunda formüller üreten Adalet Bakanı, şimdi savcılar eliyle Anayasaya aykırı soruşturma ve gözaltına alma uygulamasına başlamıştır. Hiç kuşku yoktur ki yapılan, siyasi iktidarın yüksek yargıyı da kapsamına alabilecek nitelikte yargıyı yıldırma ve ele geçirme girişimidir.

Hukuk dışı bu uygulamaya yol açan ve gerçekleştiren tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuyor, Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu, HSYK ve Adalet bakanını bu kişiler hakkında soruşturma açmak üzere göreve ve Adalet Bakanını siyasi sorumluluğunu üstlenerek, istifa etmeye çağırıyoruz.

Kamuoyunca bilinmelidir ki Türk halkının Mustafa Kemal’le birlikte kurduğu Cumhuriyet’in eseri olan demokrasisiyle yargı üzerinden hesaplaşılmasına Türk yargıç ve Cumhuriyet Savcıları olarak izin vermeyeceğiz.

Saygıyla duyurulur.

YARSAV YÖNETİM KURULU