Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi tarafından 17.3.2011 tarihli ve 488 sayılı İdari Yargı Kararnamesi yayınlanmıştır. Kurul´un resmi internet sitesinde “24/02/2011 tarihinde gerçekleştirilen Danıştay Üyeliği seçimleriyle birlikte, değişik nedenlerle (emeklilik, yasa değişikliği vb) boş bulunan ve boşalacak ünvanlı kadrolara, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesince atama yapılması planlanmaktadır. Sadece boş bulunan ve boşalacak ünvanlara atama yapılacağından, diğer kadrolara (idare mahkemesi üyeliği, vergi mahkemesi üyeliği) atama yapılmayacaktır.” şeklinde yapılan duyuru üzerine hakim ve savcılar tarafından verilen atanma talep dilekçeleri dikkate alınarak çıkarıldığı iddia edilen Kararname, duyuruda çizilen çerçeveyi ve meslektaşların vicdanlarını paramparça ederek İdari Yargının unvanlı kadrolarında tarihinde görülmemiş kapsamlı bir değişiklik ve tasfiye görüntüsü yaratmıştır. Yalnızca hiç bir talepleri olmadığı halde atanan ve mesleki kariyerlerinde yerleşmiş teamüllere göre tenzili rütbe yaşayanları değil; terfi edenler de dahil tüm meslektaşlarımızı içine alan “gönülgücü çöküntüsü” ve “öngörülemezliğin” yol açtığı ağır kaygı, yargısal faaliyetleri durma noktasına getirmiştir. Kuşku ve güvensizlik, yargı örgütüne hakim olmuş ve adalet hizmetinin sağlıklı üretilmesi koşullarının tümden ortadan kalkması noktasına gelinmiştir. Böylesine zamansız ve zeminsiz, başta ortaya konulan somut ihtiyacın karşılanma düzeyini kat be kat aşan ve onu artık bahane düzeyine indiren kadro hareketliliğinin başka türlü sonuç doğurması da olanaklı değildir.
İçinde bulunduğumuz yılın hemen başında 3.1.2011 tarihinde yayınlanan İdari Yargı Kararnamesi’ne yönelik değerlendirmelerimizi ve kaygılarımızı 10.1.2011 tarihli basın açıklamamızla kamuoyu ile paylaşmıştık. Söz konusu tespit ve kaygılarımızı doğru çıkaran yanlışlıkların çok daha ağırları ile son Kararname’de de sergilenmesi, kronik bir duruma ve kurumsal bir tavıra işaret etmesi itibariyle idari yargıçlar arasında büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaratmıştır.
Yeni Kararnamede;
- İdari yargıda genel yetkili olma ağırlığına sahip Ankara başta olmak üzere İstanbul, İzmir ve Adana gibi tüm büyük idari yargı merkezlerinde Bölge İdare Mahkemesi Başkanları değiştirilmiş, idare mahkemesi başkanlıklarında da kıdem bariz bir şekilde gözardı edilerek, görev ve unvan değişikliği sonucunu doğuran atamalar yapılmıştır. Bu atamalarda kıdem ve uzmanlıklar ile kazanılan deneyimlerin ve coğrafi teminatın gözetilmemesi sonucu mesleki güvence ortadan kaldırılmıştır. En basit idari tasarruflarda aranan objektiflik ve liyakat ilkelerinin ağır ihlali söz konusudur. İdari yargının tümden dizayn edildiği duygusu/izlenimi tartışılmaz bir gerçek halini almıştır.
- Hakim ve Cumhuriyet savcılarının HSYK seçim sürecindeki tercihlerine göre, atama kararnamelerinin bir cezalandırma ve taltif yöntemi gibi kullanıldığı hususu, bir başka mesleki kabul olarak -sonuçları topluma da yansıyacak- en büyük tahribat nedeni olmuştur. Sayın Başbakan’ın “ucube” nitelemesiyle gündeme oturan Kars’taki İnsanlık Anıtı’nın yıkılması kararının yürütmesini durduran meslektaşımızı, idare mahkemesi başkanlığından alarak başka bir ilde mahkeme üyeliğine atarken, buna karşılık, yürütmeyi durdurma kararını kaldıran heyetteki bir üyenin, bu idare mahkemesine başkan olarak atanmasının kamuoyu vicdanında oluşturduğu tahribatın ve zedelediği adalet duygusunun tamiri için nasıl bir makul gerekçe bulunabilecektir? Yine, Adalet Bakanlığı´nın listesinden seçime giren ve HSYK yedek üyesi olan bir yargıç daha iki ay önceki kararnamede idare mahkemesi başkanlığına atanmışken bu kararnamede yeniden ödüllendirilip, idare mahkemesi başkanlığı görevini teğet geçerek Bölge İdare Mahkemesi başkanı yapılırken, HSYK Üyeliği adaylığını YARSAV’ın desteklediği idare mahkemesi başkanları ve YARSAV üyesi mahkeme başkanları açısından kariyer basamakları tersine çevrilmiş ve bu kişiler emeklilik seçeneği ile yüz yüze bırakılarak yürütülen “kış temizlik harekatı” büyük ölçüde tamamlanmıştır. Atama döneminin meslektaşların eş ve çocuklarının özel durumları (iş, eğitim, sağlık, vs.) ile uyumsuzluğunun yol açtığı mağduriyeti, yargı yolu daima açık olan vicdanlara havale ediyoruz.
- Çıkarılan idari yargı kararnamelerindeki yanlışlıkların düzeyi, HSYK´nın sadece kendisini seçenlerin kurulu olmayıp tüm camianın kurulu olduğu, bu nedenle, sadece kendisini seçenlerin değil tüm yargının sorumluluğunu taşımak ve sorunlarını çözmek durumunda bulunduğu gerçeğini bir kez daha dile getirmeyi tarihe ve topluma karşı sorumluluk açısından gerekli kılmaktadır. Kurulun kararnamelerle belirginleşen iradesi, AİHM uygulamalarına uygun olarak tüm kararlarına karşı yargı yolunun açılmasını zorunlu kılar niteliktedir.
Diğer yandan; bu vesile ile, kendisine teslim edilen onurlu görev bayrağını, eğmeden ve indirmeden, hiçbir leke ve şaibeye bulaştırmadan, tüm meslek kamuoyunun tanıklığı üzere sağlıklarını kaybetmelerine neden olan olağanüstü bir özveri, başarı ve yetkinlik ile taşıyan, YARSAV üyesi olan – olmayan tüm meslektaşlarımıza şükranlarımızı sunar, varlıkları ile onurlandırdıkları yeni görevlerinde başarılar dileriz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 21.03.2011
YARSAV Yönetim Kurulu
YARSAV © 2011 Tüm Hakları Saklıdır. Sitede yayınlanan tüm içerik telif hakları ile korunmaktadır. Kopyalamak ve izinsiz paylaşmak yasaktır. Detaylı bilgi için gizlilik ilkesini inceleyebilirsiniz. Siteye üye olmadan önce kullanıcı sözleşmesini okumalısınız.