Anayasa Mahkemesi ve Şekil Yönünden İnceleme Bülent Serim-Anayasa Mahkemesi Eski Genel Sekreteri

Anayasa Mahkemesi, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa’ya ilişkin iptal başvurusunda ilk incelemeye 3 Haziran’da başlamış ve bugün (8 Haziran) yaptığı toplantıda ilk incelemeyi sürdürerek dosyada eksiklik bulunmadığını saptayıp, “esasın incelenmesi” aşamasına geçilmesine karar vermiştir.

Bu aşamada Yüksek Mahkeme’nin nasıl bir inceleme ve görüşme seyri izleyeceğine kısaca bakalım.
Anayasa’nın 148. maddesinde, Anayasa Mahkemesi’nin yasaları “şekil” ve “esas”; anayasa değişikliklerini ise yalnızca “şekil” yönünden inceleyeceği belirtilmiştir. Yine aynı maddeye göre, anayasa değişikliklerinin “şekil” yönünden denetimi, “teklif” ve “oylama çoğunluğu” koşullarına uyulup uyulmadığının incelenmesiyle sınırlıdır.
Maddede de açıkça vurgulandığı gibi, Anayasa Mahkemesi “esasın incelenmesi” aşamasında, 5982 sayılı yasa ile yapılan anayasa değişikliğini “şekil” yönünden inceleyecektir.

Bu incelemede öncelikle, yapılan değişiklikte, Anayasa’nın 175. maddesindeki, “Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir” kuralına uyulup uyulmadığı saptanacaktır. Çünkü, bu anayasal kurala göre, anayasa değişikliklerinin, partilerine bakılmaksızın, “uzlaşmayla” ve milletvekillerinin “iradesiyle” hazırlanıp “teklif” edilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla bu aşamadaki incelenecek ilk “şekle” uygunluk konusunu, “uygun teklif” koşulunun oluşup oluşmadığının denetlenmesi oluşturmaktadır. Uygun teklif koşuluna aykırı olduğunun saptanması, değişikliklere ilişkin yasanın tümüyle iptali sonucunu doğuracaktır.
“Şekil” yönünden yapılacak ikinci inceleme, Anayasa’nın 4. maddesine dönük olacaktır. 4. maddede, “Anayasanın 1. maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” kuralı bulunmakta ve bu kural, TBMM’nin anayasayı değiştirme yetkisinin sınırını oluşturmaktadır. İşte Anayasa Mahkemesi “şekil” yönünden ikinci incelemesini, “geçerli teklif” koşulunun bulunup bulunmadığını, Anayasa’nın değiştirilemez kurallarının dolaylı yoldan değiştirilip değiştirilmediğini denetleyerek yapacaktır. Kuşkusuz bu denetimi yapabilmek için Yüksek Mahkeme, türban kararında yaptığı gibi, getirilen düzenlemelerden Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nun yeniden yapılandırılmasına ilişkin maddelerin “içeriklerini” inceleyecek ve bu içeriklerin Anayasa’nın değiştirilemez nitelikteki “erkler ayrılığı”, “hukuk devleti” ve demokratiklik” ilkelerini dolaylı yoldan değiştirip değiştirmediğini irdeleyecektir.

Çünkü Yüksek Mahkeme bundan önceki birçok kararında, Anayasa’nın 4. maddesi uyarınca, değiştirilmesi teklif edilemeyecek kuralların, diğer maddelerde yapılan düzenlemelerle dolaylı yoldan da değiştirilemeyeceğini kabul etmiştir.
Anayasa Mahkemesi üçüncü “şekil” incelemesini “halkoylamasına ilişkin kural” yönünden yapacaktır. Bu kural da, Anayasa’nın aradığı nitelikli oyçokluğunu tamamlayıcı özelliği nedeniyle “şekil” yönünden denetime bağlıdır.
Yüksek Mahkeme’nin iptal kararı vermesi, Anayasa’nın 149. maddesi uyarınca “beşte üç” oyçokluğunu sağlamasına bağlıdır. Daha anlaşılır ifadesiyle, Anayasa değişikliğinin iptal edilebilmesi, ancak 7 üyenin bu yolda oy kullanması ile olanaklıdır.

Şunu da vurgulamak gerekir ki, Anayasa Mahkemesi kararının etkili olabilmesi ve sonuç doğurabilmesi davayı halkoylamasından önce sonuçlandırmasına bağlıdır. Çünkü, geçici 18 ve 19. maddelere göre, değişikliklerin halkoylaması ile kabul edilip yürürlüğe girmesinden sonraki bir ay içinde Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın üye yapısı değiştirilecektir.

Ayrıca, değişiklikten önceki kurallar iptalden sonra kendiliğinden yürürlüğe giremeyeceğinden, halkoylamasından sonra verilecek bir iptal kararı, aynı zamanda hukuksal boşluk doğmasına neden olacaktır.

Bülent SERİM (Anayasa Mahkemesi Eski Genel Sekreteri)