Bu Yazıyı Yazdır
Türk yargı tarihinin en çetin yılının yaşandığı bir dönemin ardından Anayasanın yargı bölümünde yapılan değişikliklerle bağlantılı olarak Türkiye’nin en güçlü yargıç ve savcı meslek örgütü YARSAV yeni strateji belirlemek ve yol haritası çizmek amacıyla gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulda yapılan seçim sonrasında yeni yönetim kurulu oluşmuş, Yönetim Kurulunun ilk toplantısında yapılan seçimde ise Başkanlığa Emine Ülker TARHAN, Genel Sekreterliğe Murat ARSLAN, Saymanlığa Celal ÇELİK, Başkan Yardımcılıklarına Leyla KÖKSAL, Nuh Hüseyin KÖSE ve Oktay AYDIN oybirliği ile seçilmişlerdir.
YARSAV’ı marjinal kılmak isteyenlere de, marjinal olarak nitelendirenlere de gerekli yanıtı Erzurum’dan Tekirdağ’a kadar il ve ilçelerden yeni doğmuş hatta doğmamış bebekleriyle Ankara’ya gelip oy kullanan, görüş bildiren; meslek örgütlerine örneği az görülür biçimde sahip çıkan, çağdaş, dinamik, adil ve bilgece öneri ve değerlendirmeleri ile bize güç veren meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.
Bu olağanüstü ilgi aynı zamanda bize şunu göstermektedir. Yargıçlar ve cumhuriyet savcıları artık örgütlü olmak, seslerini, sorunlarını örgütleri aracılığı ile duyurmak, kendilerini örgütleri yoluyla ifade etmek, meslek örgütlerine sahip çıkmak durumundadırlar. Varlık nedenleri olan laik, demokratik hukuk devletinden taraf olmak, yargı bağımsızlığını korumak buna yönelik tehditlere, yargıcın memurlaştırılmasına karşı çıkmak durumundadırlar. Yargıç ve savcılar artık olayları, gelişmeleri gün gün izlemek, yaşanan deneyimlerden yararlanmak bunlardan kazanma arzusunu söküp çıkarmak durumundadırlar.
Yeni Yönetim Kurulu, Genel Kurul iradesinin ortaya çıkardığı büyük oy farkı ile seçilmenin onurunu taşımakla birlikte çok ağır da bir sorumluluk aldığının farkındadır. Ve bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek için bugünden itibaren çalışmalara başlamıştır. YARSAV, meslektaşlarımız, ilke ve ülke için iyi niyet ve samimiyetle çalışmaya anayasa değişiklikleri sonrası yargı alanındaki her yanlış uygulamaya karşı uyarmaya, mesleki sorunların, iş yükünün, artık sözde değil, eylemle, sonuçları gün gün izlenebilir şekilde çözümlenmesini çözüm önerileri ile birlikte, sorumlu makamdakilerden talep etmeye devam edecektir.
Uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi ve Türk yargı sistemindeki sorunların uluslarası platformlara taşınması için özellikle 2011 IAJ (Uluslarası Yargıçlar Birliği) Genel Kurulunun 75 ülkeden 400 dünya yargıcının katılımı ile Türkiye/İstanbul’da yapılmasına ilişkin kararın YARSAV adına büyük bir başarı olmasının yanı sıra aynı zamanda bir fırsat olduğu da açıktır. Bu bağlamda yargıç ve cumhuriyet savcılarının yabancı dil eğitimini çok önemsiyoruz. Özellikle uluslarası ilişkilerin güçlenmesinin sağlanmasında bu konu hayati önem taşımaktadır. Bu konuda bugüne kadar yüksek mahkemeler de dahil hiçbir merci, katkı sağlamamıştır. Adalet bakanlığının yalnız kendi mensuplarını dil öğrenimi için yurtdışına gönderme konusundaki keyfi tutumu karşısında, meslektaşlarımızın bağımsız olarak yabancı dil öğrenme hakkını desteklemek konusunda proje üreteceğiz. Ayrıca lisansüstü eğitimi konusunu da önemsiyoruz. Yargıtayın iş yükü ve bina sorunu, tetkik hakimlerinin insan haklarına aykırı mekanlarda ve kabul edilemez ölçüde iş yükü altında bırakılmaları, sorunlarına hiçbir duyarlılık gösterilmemesi, meslektaşlarımızın gün gün yıpranmaya devam etmeleri, askerlik sorununun çözülmemesinin yargıç ve savcı yetersizliği ile birlikte değerlendirildiğinde artık toplumsal bir soruna dönüşmesi, siyasal iktidarın olumsuz bulduğu her yargı kararının ardından bu kararı etkisizleştirecek yöntemlere girişmesinin trajikomik bir hal alması, objektif ölçülerin egemen olması gereken yargının subjektifleştirilmesi, bugünlerde sık sık dile getirilen “ileri demokrasi” beklentisi içindeki toplumda özellikle ifade özgürlüğüne anti demokratik bir hoşgörüsüzlükle yaklaşılması, özgürlük tanımının tek boyutlu hale getirilmesi birer sorundur.
Bu sorunlar karşısında Türk halkı artık kendisine yeni bir anayasa yazmak zorundadır. Bu tıkanmalar göstermektedir ki siyasal iradeler bu tıkanmaları giderememiş, parçalı bir anlayışla yapılan anayasa değişiklikleri ile yargıdaki hiçbir sorun çözülmemiş, onca vaade rağmen halkın adalete sağlıklı erişimi sağlanamamıştır. Bunca adaletsizliğe, bunca zamanaşımına, bunca mağdurun yaşam boyu unutamayacağı, kabusu olan mağduriyetlerine karşın bunlar giderilememiş, mağdurların ellerinde kalan sadece ceza zamanaşımları olmuştur. Bunca affa, bunca dokunulmazlığa karşın hala bürokratların, siyasilerin aflarından, yeni dokunulmazlıklardan, yeni muafiyetlerden, palyatif, parçalı yöntemlerle yargının sorunlarının çözüleceğinden sözedilmesi kabul edilemez. Bu yöntemlerle, aynen anayasa değişikliğinde olduğu gibi yargı ve yargıçların dolayısıyla toplumun değil, ancak yöneten ve iktidarda olanların, güçlülerin sorunları çözülebilir
Evet ülkemizin yeni bir anayasaya gereksinimi vardır.
12 Eylül darbesinin ardından 1982 anayasasıyla yarı bağımlı hale gelen Türk yargısı, yapılan anayasa değişikliği ile daha bağımlı hale getirilmiştir.
Bu anayasal yapı, katılım, görüşme ve uzlaşma ile değiştirilmek zorundadır. Yargı bağımsızlığının hukuksal altyapısı oluşturularak tam bağımsız yargı yolundaki engelleri kaldırmak YARSAV’ın ana hedefidir. YARSAV, bu konuda, evrensel yargı bağımsızlığı ilkeleri ve çeşitli anayasa değişiklik önerileri ve dünya anayasalarını da dikkate alarak her an donanımlı ve hazır olacaktır. Bu konuda öncü rol üstlenecektir.
İşyükü, yargının olduğu kadar, adil yargılanma hakkının da en önemli sorunudur. İşyükünü artıran gerçek nedenler saptanmadan, mahkeme ya da daire sayılarını artırmak da gerçek çözüm olmayacaktır.
Parlamentonun, “ulus adına yetki kullanan organ” olduğu bilinciyle, YARSAV’ın, yasama sürecine olumlu etki yapabilecek her türlü çalışmaya hazır olduğu bilinmelidir.
Yargı reformunun yolu, yargıç ve savcılar ile adalet çalışanlarının çalışma koşullarından geçmektedir. Bu konuda YARSAV tarafından hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılan “çalışma koşulları anket raporu”na göre değerlendirmelerin bir an önce yapılarak, ülke genelinde önerilen önlemlerin alınmasının sağlanması gerekmektedir
Özgür örgütlenme hakkı kullanılmadan, toplumsal etkileme yollarının kullanılamayacağı ve YARSAV’ın bu alanda öncü rolünü her zaman öne çıkartacağını bu konuda etkili ve etkin olmaktan hiçbir zaman kaçınmayacağını da önemle vurguluyoruz.
YARSAV olarak yargı bağımsızlığına, yargının sorunlarına ülkenin genel yapısından soyutlanmadan bakılması gerektiğini, dar ve polemik yaratıcı tartışmaların, özellikle siyasal iktidarın özel katkıları sonucu yargının günlük siyasi tartışmaların odağına oturtulmasının, yargıya ve topluma zarar vermekten başka işe yaramayacağını özellikle vurgulamayı da görev ve yükümlülük olarak kabul ediyoruz.
Bu olağanüstü genel kurulun tek kazananı YARSAV olmuştur, onu geleceğe taşıyacak yaşamsal kararı üyelerimiz vermiştir. YARSAV’a kuruluşundan bugüne tüm emeği geçenlere teşekkür ediyor, Türk yargıç ve cumhuriyet savcılarını, tüm meslektaşlarımı YARSAV’da, asıl bundan sonra daha da önem kazanan meslek örgütlerinde birleşmeye, seslerini duyurmaya çağırıyorum. Tüm yok edilme çağrıları ve girişimlerine karşın bu davet bizim…