08.11.2009 tarihli Ulusal bir gazetede “yargıya siyasi baskı belgelendi” başlıklı haber üzerine, Adalet Bakanlığı tarafından söz konusu haberin gerçeği yansıtmadığı yönünde aynı gün açıklama yapılmıştır. 

Yapılan incelemede ve elde edilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı  üzere; 

  • İstanbul CMK 250 md ile görevli Cumhuriyet Başsavcılığı, yürüttüğü bir soruşturmada yargıç ve cumhuriyet savcıları hakkında kendisini yetkisiz görerek, yasal yönden gereği yapılmak üzere elindeki evrakı Adalet Bakanlığına ilettiği,

 

  • Ancak, dönemin Adalet Bakanı tarafından, iletilen evrak içeriğindeki konu ve dolayısıyla isimlerle sınırlı olmayacak biçimde, açıkça soruşturulacak isimler de belirtilmeksizin, Türkiye’de görev yapan tüm yargıç, Cumhuriyet Başsavcısı ve Cumhuriyet savcılarını kapsamına alabilecek biçimde, bu başvurudan hareketle adalet müfettişlerince inceleme ve soruşturma yapılması için izin verildiği,

 

  • Adalet müfettişlerinin bu çerçevede, haklarında yasanın öngördüğü biçimde makul şüphe ve kanıt olmayan ve de İstanbul’dan gönderilen yazıda yer almayan, Adalet Bakanlığının beklentileriyle örtüşmeyen işlemlere imza atan bir çok yargıç ve savcı hakkında, anılan “genel izinden” hareketle yeni bir izne gerek duymadan, aşama aşama soruşturmaya geçerek, haklarında dinleme kararları aldırdıkları ve tüm yargıç ve savcıları kapsamına alabilecek biçimde ucu açık biçimde soruşturmalar yürüttükleri,

 

  • Hukuka aykırı  ve hukuku dolanan bu yöntemle yargıç ve savcıların iletişimlerinin dinlenmesi sağladıktan sonra, evrakın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına iade edildiği,

 

  • Ancak Adalet Bakanlığının elinde “dinlemeyi gerekli kılan adli nitelikte” bir dosya kalmamasına rağmen, yargıç ve savcılar hakkındaki dinleme işlemlerine bu süreçte de devam edildiği,

 

  • Hukuka aykırı  bu dinleme işlemleri kapsamındaki konuşma içeriklerinin bu sefer İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca temin edilip, değerlendirme konusu edildiği, ancak anılan savcılığın yine, önceki yazışmalarındaki gibi, tartışmasız hükümler içeren 2802 sayılı Yasa ve CMK md 250 hükümleri uyarınca, birinci sınıfa ayrılmış yargıç ve savcılar hakkında yetkileri bulunmadığından bahisle evrakı tekrar Adalet Bakanlığına ilettikleri açıktır

 

Bu aşamadan sonra, soruşturmanın Bakanlıkça yürütülmesine ilişkin Bakan onayını ve de savcılığın yazılarını görmezden gelerek, yargıç ve savcıların ısrarla anılan soruşturma kapsamına sokulması amacı güden Adalet Bakanlığı tarafından, 2802 sayılı Yasa ve CMK md 250 hükümlerine açıkça aykırı olacak biçimde, sadece Yargıtay’da yargılanabilecek olan birinci sınıfa ayrılmış yargıç ve savcılar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına işlem yapması için yazı yazması, ısrarla yargıç ve savcıların anılan soruşturma kapsamına sokularak etiketlenmesi amaçlı ve de Anayasa’nın 137 nci ve 138 nci maddelerine aykırı emir ve talimat niteliğini taşımaktadır. 

Adalet Bakanlığı,  savcılara emir ve talimat verme anlayışından vazgeçmeli, yargıyı yargıya bırakmalı, gerek kamuoyunu yanıltan gerekse yargıyı baskı altına alan işlem ve açıklamalardan uzak durmalıdır. Soruşturmalar, Bakanlığın bakış açısı, beklentisi ve isteğine göre değil, hukukun öngördüğü biçimde yürütülmelidir. 

Saygılarımla. 09.11.2009 

Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU

YARSAV Başkanı

 

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir.