Yeni Cevap 
 
Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
YASA HAKKINDA
01-03-2011, 11:58 PM
Mesaj: #1
YASA HAKKINDA
DÜŞÜNCELERİNİZİ BEKLİYORUZ.
Bu kullanıcının gönderdiği tüm mesajları bul
Bu mesaji bir cevapta alıntı yap
01-04-2011, 09:23 AM
Mesaj: #2
RE: YASA HAKKINDA
2802 sayılı yasanın ile ilgili tasarı üzerine aldığım notlar şunlar:

1-Tasarının 4.maddesinde 2802 sayılı yasanın 9/A maddesinde değişiklik öngörülerek " Mülakatlarda sesli ve görüntülü kayıt alınamaz" hükmü getirilmek isteniyor ki Yarsav'ın daha önceden bu konuda açmış olduğu bir dava vardı.Tamamen belirli amaçlarla ortaya konulmuş bir madde ve hakim adaylığına kabulde objektif ve açık olacağı yönünde kuşku uyandırıyor.Kaldı ki bu sınavın sonuçlarına karşı yargı yolu açık olmakla birlikte,mülakat aşamasında verilerin yargı merciilerince değerlendirmesinde de başvurucuların yeterli delil ortaya koyma imkanı da ortadan kaldırılıyor.
Yine mülakat aşamasında yasayla HSYK'nın seçilmiş üyelerine mülakat komisyonunda yer verme imkanı varken,mülakat yine bakanlığın tamamen kontrolüne terkedilmiş vaziyette.

2-Tasarının 5.maddesinde yasanın 21.maddesinde yer alan " ahlaki gidiş " kavramı çıkartılmış,bu olumlu ki Yargıtay bile bu kavramı sanıklar için kullandığımızda kişi haklarına ve insanlık onuruna aykırı görerek bozma nedeni yapıyor en az bir on beş yıldırSmile
Yükselme kriterleri içerisinde "kanun yolu incelemesinden geçen iş sayısı ve bu inceleme üzerine verilen notlar " kavramı kaldırılmış,yerine "kanun yolu incelemesinden geçen işler" kavramı getirilmiş.Burada kastedilenin ne olduğu aslında çok açık değil.Yargıtayın not uygulamasına son verilmek amaçlarınıyorsa ,hala neden kanun yolundan geçen işler kavramına yer verilmiş? Yükselme kriterlerinin ilke kararlar ile belirleneceği de gözönüne alındığında,kanun yoluna incelemesinden geçen işlerden kasıt onama/bozma oranları olabileceği gibi,bölge adliye mahkemelerince verilecek notlar da kastediliyor olabilir.Ki aslında bölge adliye mahkemelerince not verilmesi için bölge adliye mahkeme başkanlarına 5235 sayılı yasanın 23.maddesinde yetki verilmekle yasal zemin oluşturulmuş durumdadır.
Bölge adliye mahkemeleri başkanlarınca verilen notlarla ilgili de sıkıntı olacağı aşikardır.Çünkü BAM başkanları,bizlerden belki üç-beş yıl daha kıdemli,belki eş kıdemli ve hatta belki kıdemsiz ağır ceza mahkemesi başkanları veya başsavcılardan ağırlıklı olarak seçilecektir.Bu kişilerin yükselme hevesleriyle belli sebeplerle not verme işlemlerinde temin edilemez hatalara sebep olmaları mümkün olduğu gibi,ağır ceza mahkeme başkanlıklarına son yıllarda seçilen kimselerin bilgi ve birikimleri de açıkçası tartışmalıdır.Kendi bölgem için şu örneği verebilirim:Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına asliye ceza mahkemesi kararlarına karşı itirazları ağır ceza mahkemeleri inceliyor.Ben çocuk sanıklardan birinin maddi durumunun çok kötü olması sebebiyle bu gerekçeye yer vererek somut maddi zararın giderilmesi koşulunu aramadım.Tek sanık müdafii itiraz etti.Aslında aleyhe itiraz olmadığı için itirazın reddedilmesi gerekirken,ağır ceza mahkemesi sanık aleyhine değerlendirme yaparak zararın giderilmesi koşulu gerçekleşmemiş,sen buna ceza ver diyerek ,kararımı ortadan kaldırdı ki;bu ceza yargılamasında bireyin başvurduğu kanun yolu kendi aleyhine sonuç doğurmaz gibi çok bilinen bir ilkeyi çiğnedi geçti.Malesef özellikle taşradaki ağır ceza mahkemeleri son yıllarda verdikleri kararlarla kendi konumlarını iyice tartışmalı hale getirdiler.Bu başkanların verecekleri notlar,bizi korkutur.
Yargıtay'ın not vermesinde biz bunlara çok rastlamıyoruz açıkçası.Çünkü yargıtay üyelerinin bizleri tanımaları ya da üç-beş yıl önce aynı kürsüde ya da yakınında çalışma gibi bir durum olması çok istisna.Yaşları ve kıdemleri bizden çok büyük.Not verirken yüksek mahkemeye seçilme,ya da kurula şirin gözükme gibi değerlendirmeler için de olmayacakları kesin.Şunu söyleyebilirim:Kime sorarsanız sorun,BAM'lerinden not almaktansa Yargıtay'dan not almayı kesinlikle ama kesinlikle tercih ederler.
Bu konuyla ilgili diğer bir husus ise;Yargıtay notu kalktığında yerine konulacak olan yasada çok net bir veri olmadığından terfiilerimiz kurul ve adalet müfettişlerinin ve başsavcıların hakkımızda düzenleyecekleri performans değerlendirme ve geliştirme formlarına göre belirlenecek.Bunun en önemli kriter olarak yer alması gerçekten korkutucu.Tümüyle sübjektif değerlendirmelere dayalı olarak yapıldığı konusunda çok fazla yargı kararı mevcut...Önceden bize hal kağıtlarında orta not verildiğinde,iptali için açtığımız davada,orta not verilmesine rağmen benim Yargtıtay notum %100 ve iş yüzdem de %95,burada apaçık bir kötüniyet var,diyerek kendi durumumuzu ispat etme olanağı bulabiliyorken,görünen o ki bunu söyleyebilecek durumumuz da olmayacak.
Tasarıda çok net olmamakla birlikte gerekçeye bakıldığında aslında hal kağıdı sözde ortadan kalkarken ikili bir denetime de tabi olacağımız anlaşılıyor:
-Hal kağıdı:Performans değerlendirme ve geliştirme formu
-Sicil fişleri:Performans formu adını almış.


3-Teftiş esnasında Uyap verilerinden faydalanılacağı tasarının 7.maddesinde yer almış.Bu verilerden kastedilenin ne olduğu belli değil,ancak ben yakın zamanlarda yapılan bir soruşturmada bir yargıcın görevine geç gelip erken ayrılması ile ilgili yapıyan soruşturmada ilginçtir ki o yargıç tarafından yapılan onayların saati ve dakikasına ilişkin verilerin soruşturma dosyasına eklendiğini biliyorum.Bir yargıç onaylarını akşam 17:00'dan sonrasına da bırakabilir,öğle arası da yapabilir.Bunların veri olarak kabul edilmesi ihtimali korkutucu.Kaldı ki Uyap çok düzgün çalışan bir sistem değil,bazı günler sisteme hiç giremediğimiz gibi,işlemlerimizi,duruşmalarımızı sistem dışı yapmak zorunda da kalıyoruz.
Yine tasarının 7.maddesi ile 24.maddede değişiklik öngörülerek performans değerlendirme formu düzenlenirken müfettişin "görüşme" ve "gözlem" yoluyla edinecekleri bilgilere dayanarak formları düzenlemesinden bahsediliyor.Gözlem,sübjektiftir,5-10 günlük sürelerde bir yargıcın tanınmasından ziyade ancak yanlış tanınması mümkün olabilir.Bu maddede yer alan görüşmeden ne kastedildiği açık değildir.CMK uyarınca tanık dinlemeden bahsedilmiyor.Dolayısıyla yeminsiz olarak müfettişin "ben şu şahısla görüştüm,bana şu yargıç hakkında şu bilgiyi verdi "diyerek sadece kendi imzasıyla bir tutanak düzenlenmesi de mümkün görüldüğü gibi,gizli tanıklar,x şahıslarla da bir yargıç hakkında bu bilgilere dayanarak form düzenlenebilmesi malesef olanaklı görülüyor.Bu tamamen yargıcı korunaksız bırakacak bir alan.

4-Tasarının 18.maddesinde savcıların idari görevlerine,adalet komisyonlarının işlerine yönelik soruşturmalar bakanlığın kontrolünde bulunan adalet müfettişlerine bırakılmış.Neyin idari neyin adli göreve ilişkin olduğu ayrım çok net değil aslında.Genelgelerin pek çoğunun da idari görevle ilgili olduğu düşünüldüğünde cumhuriyet savcısı meslektaşlarımız ile komisyon üyesi arkadaşlarımızın gerekli güvenceden yoksun olacağı anlaşılıyor.


5-Tasarının 22.ve 23.maddelerinde 2802 sayılı yasanın 90.maddesinde yer alan haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilenlerden 1.sınıfa ayrılmış olanlarla,ağır ceza heyetine dahil bulunan hakim ve cumhuriyet savcılarının son soruşturmalarının Yargıtay'ın görevli ceza dairesi olacağı kuralına son veriliyor.Son soruşturmalarda görev ilk derece ağır ceza mahkemeleri ve bölge adliye mahkemelerine verilmiş.Bu 1.sınıfa ayrılmış arkadaşlarımız için ,yüksek mahkeme güvencesindeki yargılama hakkından mahrum kalma olarak görülmelidir.Çünkü Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre de yüksek görevli mahkeme de yargılanma sanık için her zaman ve her koşulda daha güvencelidir.Bunu kazanılmış bir haktan yoksun kalma olarak değerlendiriyorum.

6-Tasarının 23.maddesinde hakim ve c.Savcılarının iştirak halinde suç işlemelerinde birleştirme yasağına yer verilmiş.

7-Tasarının 24.maddesinde (Yasanın 93.maddesini değiştiren) kabahatlerle ilgili olarak hakim ve savcılar hakkında idari yaptırım verme yetkisi C.Başsavcılıklarına ve onların görevlendireceği başsavcı vekiline bırakılmış.Hakimler hakkında başsavcıların idari yaptırım uygulayabilmesi söz konusu olacak ki bu durum hakimlik teminatı ile bağdaşmayacağı gibi adliyelerde de meslektaşlar arasında ilişkiler de çok sıkıntı yaratabilecek bir konu.İtirazın da hala Kabahatler kanununa göre görevli mahkeme olan sulh ceza mahkemesinde olması da ,sulh ceza mahkemelerine genellikle en kıdemsiz yargıç tarafından bakıldığı göz önüne alındığında tartışmalı bir değişiklik olmuş.

Yeni sitemizi hareketlendirelimSmile
Bu kullanıcının gönderdiği tüm mesajları bul
Bu mesaji bir cevapta alıntı yap
Dün, 07:43 AM
Mesaj: #3
RE: YASA HAKKINDA
Bakanı dinledim askerlik özlük hakları konusunda umudum kırıldı
Bu kullanıcının gönderdiği tüm mesajları bul
Bu mesaji bir cevapta alıntı yap
Yeni Cevap 


Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi

| YARSAV | En Üste Dön | İçeriğe Dön | Arşiv | RSS Beslemesi