3
Yargıçlar ve Savcılar Birliği Üzerine Bir Değerlendirme Yargıçlar ve Savcılar Birliği Üzerine Bir Değerlendirme Ali Rıza AYDIN Anayasa Mahkemesi Raportörü
GİRİŞ
Evrensel yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının, yargıç ve savcı güvencesinin sağlanmasını, insan hak ve özgürlüklerinden yararlanmayı, hukukun üstün ve egemen olmasını, meslek sorunlarının paylaşılarak çözüm üretilmesini amaç edinen ?YARGIÇ VE SAVCILAR BİRLİĞİ?, yargıç ve savcıların mesleki örgütü olarak 501 kurucu üyenin katılımıyla 26.6.2006 günü, dernek statüsünde kurulmuş ve kuruluş bildirgesinin verilmesiyle de yasa gereği aynı gün tüzel kişilik kazanmıştır. Anayasa?nın 33. maddesine ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu hükümlerine dayanılarak kurulan ve kısa adı ?YARSAV? olan Birlik, yüksek yargı organlarında, adli ve idari yargıda görev yapan tüm yargıç ve savcıları kapsayan yapısıyla Türkiye?de, tüm yargıç ve savcıları temsil etme amacıyla ve serbest irade ile kurulan ilk ve tek yargıç ve savcı meslek örgütüdür. Dernekler, kuruldukları tarih dilimindeki siyasal, kültürel, ekonomik ve hukuksal koşulları bünyelerine yansıtırlar. Yargıç ve savcılarla ilgili bir derneğin de tarihsel süreçle birlikte kurulduğu dönemden ve bu dönemin koşullarından etkilenerek amaçlarını ortaya koyması kaçınılmazdır. YARSAV Tüzüğü incelendiğinde,[1] içinde yaşadığımız dönemin koşullarının dikkate alınarak amaçların belirlendiği; ancak, Türk yargı tarihinin ve uluslararası gelişmelerin de göz önünde bulundurulduğu görülmektedir. Bu yönüyle Tüzük, bir ?hedefler beyannamesi? gibi geniş ilkeler içermiş, hatta farklılıkları içinde barındırmayı da ihmal etmemiştir. Tez ile antitezin senteze dönüşmesindeki yollar Tüzüğün ?ilkeler? maddesinde sıralanmıştır. Bu, dernek olmanın ve serbest iradenin avantajlarının kullanılmasının doğal sonucudur. Dernek Tüzüğü?nün ve derneğin çalışma ilke ve hedeflerinin oluşmasında etkileyici koşullar söz konusudur. Koşulların temel belirleyicisi Anayasa?dır; Anayasa?ya uygun olarak çıkarılması gereken yasalar ve diğer mevzuattır. Bu koşullara bağlı olarak, bu hukuku yaratan toplumsal, kültürel, sosyolojik ve hatta psikolojik koşullar da belirleyicidir. Bir başka belirleyici ise evrensel yargı bağımsızlığı ilkeleri, evrensel yargıç ve savcı güvencesi ilkeledir. Doğal olarak, geçmişten gelen birikim ve deneyim ile uygulama sonuçları da belirleyiciler arasındadır. Kısa vadede, anayasal ilkelere, orta vadede de anayasal ilkelerin evrensel ilkelere uygunluğun sağlanması ve bunun yaşama geçirilmesi temel hedeftir. Anayasal ilkeler değiştirilene kadar geçen sürede, Anayasa?ya aykırı kuralların ayıklanması girişimleri de hem hedefleri doğru zemine oturtacak hem de büyük bir deneyim kazanılmasına katkıda bulunacaktır. Kaldı ki, hukuk sistemi içinde Anayasa?ya aykırı kuralların ayıklanması için anayasal denetimin başlatılmasında yargıçların Anayasa ile kendilerine verilen görevlerinin bulunduğu da kuşkusuzdur. YARSAV?ın kuruluş ilkeleri ve Tüzüğü?ne bakıldığında temel hedefinin evrensel yargı bağımsızlığı, evrensel yargıç ve savcı güvencesi olduğu açıkça görülmektedir. Yargı bağımsızlığı, yalnız yasama ve yürütme organlarına karşı değil, yargı organına karşı da bağımsızlığı içerir. Bu bağımsızlık yargının kendi içinde de korunmalıdır. Ancak, yasama, yürütme ve yargı organlarına karşı bağımsızlık, topluma karşı bağımsızlıkla, toplumsal sorumlulukla özdeşleşmedikçe, toplum içinde yargıya yönelik en küçük ?kuşku? dahi ortadan kaldırılmadıkça hedefe ulaşmaktan söz edilemez. Bu yönden bakıldığında, YARSAV?ın kuruluş sürecinde kimi kesimlerde ortaya atılan; ?Yargıç ve savcılar neden örgütleniyorlar? Neden serbest irade ile kurulan ?dernek? modelini tercih ediyorlar? Neden yasayla kurulu örgütlenme modelini tercih etmiyorlar? Örgütlenmede anayasal engel yok mu? Bugüne kadar neden örgütlenmediler? Yarın başka dernekler de kurulacak mı? Başka dernekler kurulursa bölünme olmayacak mı? Birliği kimler kuruyor, kimlikleri ne? Yürütme organı bu serbest irade ile kurulan örgütlenmeye karşı mı? Yasayla ayrı bir birlik kurulursa iki ayrı örgütlenme olmayacak mı? Yargıçlar kararları dışında konuşur mu? Yargıç ve savcılar neden birlikte örgütleniyor? Bu örgütlenme yargı kararlarını ve yargı bağımsızlığını etkileyecek noktaya gelir mi?? şeklindeki soruların yüzeyselliği de kendiliğinden ortaya çıkıyor. Araştırma ve inceleme yapılmadan, tartışmaya açılmadan, uygulama görülmeden ortaya atılan bu sorular, neden serbest iradeye dayalı bir örgütlenme modelinin tercih edildiğinin ve bunun yaşama geçirilmesinin gerekliliğinin gerekçelerini de ortaya çıkarıyor. Soruların ortaya çıkardığı bir başka gerçek ise ülkenin örgütlenmeden nasıl uzaklaştığı ve belki de korku içine sokulduğu. Her halde, yalnızca bu konuda değil her konuda, kafa karışıklığının en uzak olması, hatta hiç yaşanmaması gereken kişiler yargıç ve savcılar olmalı.
SORUNLARIN BİRLİKTE ÇÖZÜMÜ İÇİN DERNEK
Dernekler, ?insanların tek tek gerçekleştirmeyi başarmaya güçlerinin yetmeyeceği ereklere varabilmek için (?) ortaklaşa bir erek güden kimselerin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmeleri ile oluşur. Onun içindir ki, bireylerden çok daha güçlü ve etkili, toplum içindeki yerleri önemli ve geniş çevreli kuruluşlardır?[2]; Anayasa?nın 33., İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 20., Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi?nin 22. ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi?nin 11. maddesinde düzenlenerek güvence altına alınmışlardır. Yargıç ve savcıların dernek kurarak örgütlenebilmesi konusu, Birleşmiş Millet kararlarında yer almıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu?nda 13 Aralık 1985 günlü, 40/146 sayılı kararla onaylanan Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri?nde; ?İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine uygun olarak, yargıçların da diğer vatandaşlar gibi, düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplanma ve dernek kurma özgürlüğüne sahip oldukları; ancak bu hakların kullanılmasında Yargıçların daima görevlerinin fazilet ve tarafsızlığı ve yargı bağımsızlığını koruyacak biçimde davranmak zorunda oldukları; yargıçların çıkarlarını savunmak, mesleki eğitimlerini geliştirmek ve bağımsızlıklarını korumak amaçlarıyla serbest bir biçimde dernek kurmak veya kurulmuş bir derneğe üye olmak hakkına sahiptirler? ilkesine yer verilmiştir. 1990 yılında Havana?da kabul edilen Savcıların Rolüne Dair Birleşmiş Milletler İlkeleri?nin 9. maddesi, Savcılar çıkarlarını korumak, mesleki eğitimlerini yükseltmek, kendi statülerini korumak için mesleki dernekler veya diğer örgütler kurmak veya bunlara üye olmakta serbesttirler? kuralını taşımaktadır. Yargısal Tutarlılığın Kuvvetlendirilmesi Hakkındaki Yargı Grubu tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu?nca 23 Nisan 2003 gün, 2003/43 sayıyla kabul edilen Bangalor Yargı Etiği İlkeleri?nin 4. maddesinde ise ?Yargıçların diğer vatandaşlar gibi ifade, inanç, dernek kurma ve toplanma özgürlüğüne sahip oldukları, ancak bu hakların kullanılmasında, yargı mesleğinin onurunu, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyacak biçimde davranmaları gerekir? denilmiştir. Uluslararası alandaki bu sürecin Türkiye?ye yansıması gecikmiş, Anayasa?nın ?kişinin hakları ve ödevleri? bölümünde yer alan ?Dernek kurma hürriyeti? başlıklı 33. maddesi, 1995 yılında 4121, 2001 yılında da 4709 sayılı yasalarla değişikliğe uğradıktan sonra, 4.11.2004 günlü 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile yargıç ve savcıların dernek kurabilmeleri konusundaki engeller ortadan kalkmıştır. Bu süreç, yargıç ve savcıların kendi iradeleriyle örgütlenmelerinde bir gecikme olmadığının, Türkiye?nin uluslararası eğilime uyum sorununda yaşanan sürecin bu örgütlenmeyi de etkilediğinin göstergesidir. Yargıç ve savcıların örgütlenmesi, evrensel düzeyde kabul gören bir konudur. Merkezi Roma?da bulunan ve 1953 yılında kurulan Dünya (Uluslararası) Yargıçlar Birliği?ne üye 69 ülke bulunmaktadır. Birliğin bölgesel organı olan Avrupa Yargıçlar Birliği?ne üye ülke sayısı ise 38?dir. Bu Birliklere, her ülkeden bir ulusal birlik üye olabilmektedir. Üyelik başvurusunda bulunan ulusal birliğin, ülkesinde üye sayısı, faaliyetleri ve yapısı itibarıyla yargıyı genel anlamda temsil yeteneğine sahip olması gerekmektedir.[3] YARSAV, kuruluşundan sonra 28.7.2006 tarihinde Dünya Yargıçlar Birliğine ve onun bölgesel kolu olan Avrupa Yargıçlar Birliğine üyelik başvurusunda bulunmuştur. Dünyada yargı ile ilgili tüm gelişme ve tartışmaların içinde olmak ve izlemek arzusu, bu başvuruyu gerekli kalmıştır. Buradan elde edilecek bilgi ve birikimler, YARSAV?ın amaçlarına ulaşmasında kullanılacaktır. Yargıç ve savcıların mesleki yönden örgütlenmeleri dünyada genel kabul görmekte ise de, bu konu ülkemizde son dönemlerde gündeme girebilmiştir. 2000 yılında yargıç ve savcıların mesleki yönden örgütlenebilmeleri sağlamak amacıyla 57. hükümet döneminde Anayasa?nın 135 nci maddesine dayanılarak Türkiye Hakimler ve Savcılar Birliği Yasa Tasarısı hazırlanmış, hazırlandığı gibi kalan bu tasarısının bir benzeri 2006 yılında taslak olarak ortaya çıkmıştır. Gerek tasarının gerekse bu taslağın ortaya çıkardığı gerçek, artık yürütme organının da yargıç ve savcıların mesleki yönden örgütlenmelerini benimsemiş olmasıdır.[4] Bu noktada yargıç ve savcılar kendileri serbestçe mi örgütlenmeli, yoksa yargıç ve savcıların örgütlenmelerine yürütme ve yasama organı mı şekil vermelidir sorusu karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunun yanıtı da, yargıçların yasama ve yürütme karşısında hangi düzeyde bağımsız olduklarıyla da yakından ilgilidir. Yargıç ve savcılar da insandır ve yargısal faaliyetlerini yerine getirdikleri toplum içinde, toplumla birlikte yaşarlar. Adaletli bir toplum düzenini gerçekleştirmeye çalışırken kendileri de güvence altında olmak, temel hak ve özgürlüklerden yararlanmak durumundadırlar. Anayasa ile özel güvence altına alınan yargıç ve savcıların, yine Anayasa?nın ve evrensel hukukun güvencesi altında olan ve tüm insanlara uygulanan temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaları en doğal haklarıdır. Temel hak ve özgürlüklerden yararlanamadan ortaya konulan yargılama görevinde, yargının bağımsızlığından da söz edilemez. Yargıç ve savcıların da sorunları vardır; hedefleri, idealleri vardır. Ancak, mesleklerinin ve görevlerinin özelliği, onların toplumsal sorun ve sorumluluklarını bireysel sorun ve sorumluluklarının önüne çıkarır. Bağımsız ve tarafsız yargı sorumluluğu, başat bir sorumluluktur, en küçük bir kuşkuya tahammülü yoktur. Toplumsal ve başat sorun ve sorumlulukların çözümü ise ortak eylem birliğini, ortaklaşa çalışmayı ve paylaşmayı gerektirir. Bunun yolu da örgütlenmeden geçer. Yargıç ve savcıların sorunlarının saptanarak paylaşıldığı, tartışıldığı, çözüm yollarının ve önceliklerin belirlendiği bir ortak çalışma için ?dernek? en uygun çalışma ortamıdır. Serbest iradeye dayanması nedeniyle özgür bir çalışma ortamı yaratır; katılımı genişletir ve etkinleştirir; bilgi birikimini zenginleştirir. Dernek kurma özgürlüğünün kapsamı, dernek tüzelkişiliğinin kurucu unsurlarında kendisini gösterir. Kuruluş sözleşmesi niteliğindeki ?dernek tüzüğü? ve ?dernek organları? derneklerin kurucu unsurlarıdır ve her iki unsuru da dernekler özgür iradeleriyle kendileri belirler, kendileri değiştirirler. Dernekler, organlarının iradeleri dışında, ancak mahkeme kararı ile kapatılabilirler. Dernek organlarında görev alanların herhangi bir nedenle görevlerinden ayrılmaları halinde, yerlerine hangi usulle seçim yapılacağının, her derneğin kendi tüzüğünde belirlenmesi, dernek kurma özgürlüğünün doğal sonucudur.[5] Türkiye?deki uygulamaya bakıldığında, yargıç ve savcılarının sorunlarının Yürütme Organında toplandığı ve bu organın çözüm yolları ile giderilmeye çalışıldığı görülmektedir. Sorunların toplanma ve dağılma noktası ile mesleğe ilişkin işlemlerin başlangıç noktasının yürütme organı olması, kimi durumlarda, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarıyla, kimi durumlarda da Yasama Organı?nın yasa çıkarmasıyla ortaya çıkan sonuçların, yargı bağımsızlığını etkilemeyeceği savını kuşku altında bırakmaktadır. Anayasa Mahkemesi?nin de belirttiği gibi, ?Yargı fonksiyonunun doğrudan doğruya adaletin gerçekleştirilmesi amacına yönelik niteliği ve hukuki uyuşmazlıkları kesin olarak çözme özelliği, bu fonksiyonu yerine getiren devlet organlarının da daha güvenceli hale getirilmesini zorunlu kılmış böylece yargı organının, yasama ve yürütme organları karşısında bağımsızlığı ilkesi kabul edilirken yargı fonksiyonunu yerine getiren hakimlerin de diğer kamu görevlilerinden daha güvenceli bir statüye kavuşturulmaları benimsenmiştir. Hakimlik güvencesi, yargılama görevinin her türlü baskıdan uzak olarak yerine getirilmesi amacını güder. Bu güvence yargıca sağlanmış bir ayrıcalık olmayıp, yargı görevinin gereğidir. Yargı bağımsızlığı hakimlerin görevleri dışında özlük haklarıyla ilgili kişisel bağımsızlığa da kavuşturulmalarını gerektirir.?[6]
TEMEL AMAÇ ve YASA İLE KURULACAK BİRLİK İLE DERNEK FARKI
Toplumun kimi kesimlerinde, derneklerin gruplaşma zaafı taşıdığı gibi bir önyargı taşınmakta ve daha da önemlisi bu önyargı örgütlenmeye karşı yaygın olarak kullanılmakta, dernek kurma özgürlüğü önünde bir ?korku seti? gibi durmaktadır. Oysa, uluslararası örneklere bakıldığında, özellikle de Avrupa?da, kişi başına düşen dernek sayısı, başka bir ifadeyle bir kişinin kaç derneğe üye olduğu sosyal kalkınma göstergeleri arasında kullanılmaktadır. YARSAV?ın kuruluşuna ve Tüzüğüne bakıldığında, gruplaşma zaaflarını taşımadığı açık olarak görülmektedir. 501 kurucu üye ile tüzelkişilik kazanması ve tüm yargıç ve savcıları kavrayan yapısı, ?Yargıç ve Savcılar Birliği? olarak benimsediği adı bunun açık göstergeleridir. Yargı bağımsızlını zedeleyecek her türlü etkiden uzak kalmak, Tüzüğünde temel ilke olarak benimsenmiştir. Çünkü kuruluş amacı yargı bağımsızlığıdır; demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti içinde adaletli toplum düzenini sağlanmasıdır; bunun gerçekleşmesi için de evrensel hukuk ilkelerinin, yargı bağımsızlığı ve yargıç ve savcı güvencesi için evrensel ilkelerin, temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçirilmesidir. Bu ilkeleri amaç edinen bir derneğin, ne gruplaşma zaaflarını taşıması ne de yargı bağımsızlığını zedeleyecek etkilere açık olması mümkün değildir. YARSAV Tüzüğü, amaçlarla araçları belirlerken, tüm yargıç ve savcıların ortak ve genel sorunlarından hareketle hazırlanmıştır. Ancak, derneklerdeki dinamik yapı bu amaç ve araçları değiştirebilme, yenileyebilme olanağı tanımaktadır. Bunu da geniş bir katılımla üyelerin kendileri tarafından sağlayacaktır. Amaç ve araçlarda farklı, hatta aykırı görüşlerin bulunması da olasıdır. Bunu olağan kabul edilmesi gerekir. Farklı görüşler düşünce alanını genişletir, zenginleştirir. Ancak, asıl olan temel ilkelerdir. YARSAV, evrensel yargı bağımsızlığı, yargıç ve savcı güvencesi temel ilkesinden hareketle kurulmuştur. Sapmalar, zaafları taşımak için değil hedefi gerçekleştirmeyi güçlendirmek için kullanılabilir. Farklı görüşler pozitif bakış açısıyla olumlu ve yararlı hale getirilebilir. Bu süreci en iyi bilenler ise ?adaletin gerçekleştirilmesini sağlayan? yargıç ve savcılardır. Ülkenin geçmişinde, farklı görüşlerin yeni örgütlenmeleri doğurduğu, bunun da fikirleri hedeflerinden uzaklaştırdığı örnekler bulunmaktadır. YARSAV, bu olumsuzlukları yaşatmayacak, fikirleri yargı bağımsızlığı hedefinden uzaklaştırmayacak, farklılıkları olumsuzluğa değil olumluya yönlendirecek bir ilkeyle kurulmuştur. Böylece, Yargıç ve savcılar, meslekleriyle, yargı bağımsızlığı ve yargıç ve savcı güvencesiyle ilgili bireysel bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirme olanağına kavuşacaktır. Bu olanağı, yine yargıç ve savcıların serbest iradeleriyle oluşan dernek sağlayacaktır. Yargı bağımsızlığını ilke edinen ve bu ilke doğrultusunda çalışan bir meslek grubunun mesleki sorunlarıyla ilgili, adaletli toplum düzeni ve yargıyla ilgili bilgi ve çalışmalarını, araştırma ve incelemelerini bir araya getirecek bir serbest örgütlenme kadar olağan ne olabilir? Yargılama görevinin ?her türlü baskıdan uzak? olarak yerine getirilmesi ve yargı bağımsızlığı amacını güden yargıçlık ve savcılık güvencesi, bu meslektekilerin örgütlenerek sorunlarına çözüm arama haklarının da her türlü baskıdan uzak, serbest irade ile gerçekleştirilmesini gerekli kılar. Bu durumun gerçekleştirilebileceği tek örnek anayasal güvenceye sahip dernektir. Çünkü dernekler, serbest irade ile kurulan, her yönüyle bağımsız örgütlenme biçimleridir. Meslek etiğine de aykırı değildir. Yasa ile kurulması amaçlanan, Anayasa?nın 135. maddesine aykırı olarak tüm yargıç ve savcıların zorunlu üyeliği öngörülen, yine aynı maddeye göre ?üzerinde Devletin idari ve mali denetimi? bulunan, yönetimi tümüyle seçilmiş üyelerden oluşmayan bir meslek kuruluşu ile serbest iradeyle kurulan dernek arasındaki temel ayrım bu noktada ortaya çıkmaktadır. Yargı bağımsızlığının, yargıç ve savcı güvencesinin özü, serbest iradeyle kurulan örgüt ile uyumludur. İradenin sınırlandırıldığı ve denetim altında tutulduğu, kurma özgürlüğünün bulunmadığı örgütlenme sistemi ile bu bağımsızlık ve güvencenin bağdaşması mümkün değildir. YARSAV, Türkiye?de bir ilki gerçekleştirmiştir. İlk olmanın avantajlarını da, dezavantajlarını da taşıması olağandır. Dernekler de, hukuk gibi, toplum gibi dinamiktir. Yargı bağımsızlığı ve adalet sistemi konularında farklılıkların bir senteze dönüştürülerek olumlulaştırılması, Birilik Tüzüğündeki amaçların kısa ve orta vadede gerçekleşmesine bağlı olarak toplumun ve hukukun dinamikliği koşutunda yenilenmesi, yargı bağımsızlığının her türlü baskıdan uzak kaldığı bir adalet sisteminin kalıcı hale gelmesi için serbest irade ile kurulan YARSAV önemli bir fırsattır. Hedefin, tüm yargıç ve savcıların katılımı ve çalışmasıyla yakalanacağı kuşkusuzdur.
ÖZET: Evrensel yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını, yargıç ve savcı güvencesini, insan hak ve özgürlüklerinden yararlanmayı, hukukun üstün ve egemen olmasını, mesleki sorunlarının paylaşılarak çözüm üretilmesini amaç edinen ?YARGIÇ VE SAVCILAR BİRLİĞİ?, dernek statüsünde tüzel kişilik kazanarak 26.6.2006 günü kurulmuştur. Bu çalışmada, Birliğin kuruluş amacı, kuruluşu etkileyen unsurlar, serbest iradeyle örgütlenme ile yargı bağımsızlığı arasındaki ilişki, dernek statüsü ile yasayla kurulu birlik statüsünün karşılaştırılması, yargıç ve savcıların Dünya ve Avrupa?da örgütlenmeleri konuları değerlendirilmiş; kısa adı YARSAV olan Birliğin farklılıkları senteze dönüştürerek yargı bağımsızlığını etkileyen tüm olumsuzlukların giderilmesi ve yargıç ve savcılarının sorunlarının giderilmesi için ortak çalışma birliği yapılması konularında önemli bir fırsat olduğu belirtilmiştir.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Yargıç ve Savcılar Birliği, yargı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlükler, dernek kurma özgürlüğü, serbest iradeyle örgütlenme, Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı Temel İlkeleri, Dünya Yargıçlar Birliği. [1] yarsav.org.tr [2] AYMK., 18.12.1973 günlü, E.1973/3, K.1973/37, AYMKD.11/314. [3] www.iaj-uim.org [4] Bu konudaki görüşler için bkz. Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU, ?Yargıya Vesayet?, Cumhuriyet Gazetesi, 3.11.2004; ?Yargıda Siyasallaşma?, Radikal Gazetesi, 25.11.2005. [5] 5253 sayılı Dernekler Kanunu?nun 27. maddesinin üçüncü fıkrasının son tümcesinde yer alan ve dernek organlarındaki görevlerinden uzaklaştırılan üyelerin yerine, kesin hükme kadar öncelikle dernek üyelerinden olmak üzere, İçişleri Bakanı?nca görevlendirme yapılmasını öngören, ?Görevden uzaklaştırılanların yerlerine, kesin hükme kadar, öncelikle dernek üyelerinden olmak üzere görevlendirme yapılır? şeklindeki son tümcesi, ?dernek kurma özgürlüğüne Anayasa?nın 33. maddesinde öngörülmeyen bir müdahale? oluşturduğu gerekçesiyle Anayasa?ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir (AYMK., 5.1.2006 günlü, E.2005/8, K.2006/2, RG.25.7.2006/26239). [6] AYMK. 12.5.2004 günlü, E.2003/57, K.2004/57, RG.29.7.2004/25537.
Terazi Dergisi, Seçkin Yayınevi, Eylül 2006, Sayı 1 |