![]() |
||
12.01.2009 TARİHLİ YARSAV Y?NETİM KURULU BASIN A?IKLAMASI METNİ
YARGI?LAR VE SAVCILAR BİRLİ?İ
YARSAV BASIN A?IKLAMASI Türkiye Cumhuriyeti'nde hukukun üstünlü?ü, etkinli?i ve egemenli?ini amaçlayan ve bu ba?lamda yargı ba?ımsızlı?ını savunan, amacını gerçekle?tirmek için somut adımlar atan, attı?ı her adım sonrasında gerçek ve hukuk dı?ı söylemlerin yarattı?ı bilgi kirlili?inden de yararlanılarak, ara rejimlerdeki uygulamalardan daha fazlasına günümüzde muhatap edilen YARSAV, hukukun üstünlü?ünün zedelenmemesi, hukuk devletinden sapma gösterilmemesi için atılacak somut adımlar bulundu?una inanmaktadır. Birle?mi? Milletlerin yargıç ve Cumhuriyet savcıları ile ilgili ilkeleri, Avrupa Konseyinin yargıç ve Cumhuriyet savcı birlikleri hakkındaki 2000/19 sayılı tavsiye kararı ve Avrupa İnsan Hakları Sözle?mesinin 5 nci, 6 ncı, 8 nci ve 11 nci maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu konu hakkındaki verdi?i kararlar, yargıç ve Cumhuriyet savcıları birliklerine, ülkedeki yer alan di?er tüm kurum ve kurulu?lardan fazla YARSAV'a ya?anan hukuksuzluklar konusunda görü? açıklama ve önerilerde bulunma hak ve görevi vermektedir. Kendi varlık sebebine ba?ka bir deyi?le insan haklarına aykırı, yürürlükteki kuralları hiçe sayan ve hukukun üstünlü?ünü zedeleyen uygulamalar kar?ısında en fazla ve sert tepkinin YARSAV tarafından gösterilmesi gerekti?ini kamuoyu anlamalı, algılamalıdır. Hukuk, herkes içindir, hukuk ülke içindir, hukuk demokrasinin varlı?ı içindir. Demokraside herkes hukukun üstünlü?ünün koruması altında ve hukukun üstünlü?ü için hak, yetki, görev ve sorumluluk sahibidir. Yargı da demokrasinin sigortası, olmazsa olmaz ko?uludur. Bunun için yargı ba?ımsız olmalı, etki altında tutulmamalı, çalı?ma ko?ulları iyile?tirilmeli, tarafsızlı?ına el uzatılmamalıdır. Yargı her türlü hukuk dı?ı eylemden, eli kolu aya?ı ba?lanmadı?ı sürece hesap soracaktır. Ama yargı bazı adımlar attıkça, ülkemizde yargı için yargı darbesi nitelemeleri yapılır olmu?tur. Bu nitelemeler, siyasi beklentileri kar?ılamayan kararlar ortaya çıktıkça yapılmı?, ancak bu beklentilere uygun adımlar atıldıkça ise yargı sürecine saygı hatırlanabilir duruma gelinmi?tir. Yargı hiç kimsenin beklentilerine göre herhangi bir tarafa çekilmemelidir. Siyasi bakı? ve beklentiler, yargının görevini ilgilendirmemektedir. Yargıyı kınayanlar, kendi beklentilerine uygun kararlar ortaya çıktıkça alkı?lar pozisyona geçiyorlarsa, önce kendi demokrasi ve hukuk anlayı?larını sorgulamadırlar. Yargının tek bir referansı vardır o da hukuktur. Kimse yargıyı bu referansından saptırmaya çalı?mamalı, ba?ımsızlık ve tarafsızlı?ına gölge dü?ürmemelidir. Bir hukuk devletinde sıfatı ve görevi ne olursa olsun, yargı önünde hesap vermeyecek hiç kimse olamaz. Cumhurba?kanı olsa bile, itham edildi?i olaylar var ise yargı süreci tıkanmamalı, yargıdan kaçılmamalıdır. E?er yargıdan kaçılıyorsa, o zaman yargıya kim ne zaman ve hangi ko?ulda güvendi?ini ve neden kaçtı?ını ve hukuk devleti anlayı?ını açıkça ortaya koymalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, geçmi?te bir çok hukuksuzluklar ya?anmasına ra?men, yargı organları üstlendi?i görev ile hukuksuzlukların üstesinden gelmek için var gücüyle çalı?mı? ve bundan sonra da çalı?maya devam edecektir. Hakkındaki yargı süreci kesin hükümle sonuçlanana kadar herkesin suçsuz oldu?u evrensel kuralı, bugün sonuçlanmamı? soru?turma ve yargılamalarda medya kullanılarak yaratılan bilgi kirlili?i ile herkes suçsuzlu?unu ispatlama zorunlulu?una dönü?mü?, ortaya atılan isimlerin suçlulu?u konusunda önyargı yaratılmı?tır. Bu, hukuk devletinde olmaması gereken bir durumdur. Bugün ya?anan olaylar kapsamında hukukun üstünlü?ü adına bazı saptamalar yapmak ve bu sorunların çözümü için adım atmak zamanıdır. Türkiye'nin en saygın, yaratıcı ve örnek hukukçularından, ömrünü adalete hizmet etmekle geçiren, hukuk abidesi, YARSAV kurucu üyesi Onursal Yargıtay Cumhuriyet Ba?savcısı Sabih Kanado?lu'nun, di?er pek çok ?üphelinin de ba?ına geldi?i gibi, yakın zamanda hukuksuzlu?a u?radı?ı kamuoyunun bilgisindedir. Bu durum ya?anan hukuksuzluklar için ilk de?ildir, mevcut tabloda son da olmayacaktır. Sayın Kanado?lu örne?inde bile ya?andı?ı üzere bir hukuk devletinde kabulü olanaklı olmayacak biçimde, arama kararları, artık arama gerçekle?meden devlet televizyonundan bile duyurulur hale gelmi?, insanların evleri önünde medyanın konu?lanması için yeterli zaman dilimi beklendikten sonra, bu aramalar gerçekle?tirilir olmu?, gizlilik ta?ıyan soru?turma bilgilerinin daha i?lem yapılmadan ya da yapılır yapılmaz medyanın eline geçmesi sa?lanarak, medya infazları için kullanılması kural haline gelmi?, içeri?i dinlenmeden ve izlenmeden müzik cd lerine bile suç unsuru olarak el konulmu?, bu soru?turmaların adalet için mi yoksa bazı gösteriler ve bilgi kirlili?ine zemin yaratmak için mi yapılmakta oldu?u soruları ciddi biçimde gündeme oturmu?tur. O Kanado?lu ki, çetelere kar?ı verdi?i hukuk sava?ımı görmezden gelinemez iken, ismi onların yanına konulmu?, çetelerin hukuk kar?ısında sınav vermesi için görevi gere?i yaptı?ı itirazlar, çetelerin suçlarını kapatmak olarak yorumlanır hale gelmi?, yaratılan bilgi kirlili?inin olu?turdu?u cesaret ortamında Yargıtay Ceza Genel Kurulu bile verdi?i kararla çetelere hizmet etmekle itham edilir duruma sürüklenmi?tir. Sorumsuzca yorum ve davranı?larla kamuoyunda ve ülkede yaratılan kafa karı?ıklıkları, hiç kimse ku?kuya kapılmasın ki yine hukuk tarafından ve hukuk yoluyla önlenecektir. Onursal Yargıtay Cumhuriyet Ba?savcısı; Yargıtay?a suikast planları yaptıkları, Danı?tay?a saldırdıkları iddia edilenlerle irtibat içinde gösterilmi?, katiller yargıç ve savcıların evlerinde aranır hale gelmi?, bu irtibatı ortaya koyan somut gerekçeler ise arama kararında her nedense görülememi?tir. Bir hukuk devletinde gerekçesiz hiçbir i?lem söz konusu olamaz. Kurgulara dayanarak, sosyal birliktelikler dahi bir örgüt varlı?ı için yeterli görülerek, sosyal veya tesadüfi telefon konu?maları bile, en ciddi kanıt niteli?inde sayılarak, soru?turmalar yürütülemez. Soru?turma sürecinde kamuoyunda ikna yaratabilmek için, soru?turmada yakalanan silahlar, gizlilik göz ardı edilerek idari birimlerce ivedilikle toplumu yönlendirme amacıyla anında görüntülü olarak kamuoyuna sunulmu?tur. Soru?turmanın gizlili?i, insan hakları ihlallerine neden olmadan, soru?turma ve yargılamanın yargı organları tarafından yapılması içindir. Soru?turma sürecinde haber alma hakkının ötesinde tüm bilgilerin medyaya sunulması, görsel olarak medyaya verilmesi, soru?turma ve yargılamanın yargı organlarına bırakılmaması, yargı ne karar verirse versin, medya yoluyla kamuoyunda yargılama yapılması sonucunu do?urmakta ve bu yol sıklıkla kullanılmaktadır. Soru?turma ve yargılamalar, yargı organlarına bırakılmalıdır. Geçmi?te i?kenceler konusunda çok ?ey ya?anan ülkemizde, artık telefon dinlemeleri ve ucu açık teknik izlemeler herkesin beynine geçmi?teki ya?ananların da ötesinde i?kence niteli?inde kazınmı?, ba?ka türlü kanıt toplanmasının olanaklı olmadı?ı durumlarda söz konusu olabilen telefon dinleme ve izlemeleri, Orwelyan toplumlara uygun ?ekilde ilk ba?vurulan ve tek kanıt niteli?inde, özel ya?amı ilgilendirsin ilgilendirmesin, insanların önüne kanıt ve suçlama olarak konulan tek metin haline gelmi?tir. Devlet Güvenlik Mahkemeleri?nden hukuk adına askeri yargıcı çıkartan Türkiye Cumhuriyeti, bu mahkemelerin yerine kurdu?u geni? yetkili a?ır ceza mahkemeleri ile hukukun üstünlü?ü için adım atmayı amaçlamı? iken, askeri yargıcın yerini bu sefer soru?turmalarda daha etkin bir biçimde polis almı?, soru?turmalar polis veya jandarma bölgesi ayrımı yapılmayarak, polis her noktada kendisini etkili ve yetkili halde görmü? ve i?in içine sokulmu?, Cumhuriyet savcılarının bizzat soru?turma yapmakla görevli oldu?u yolundaki CMY?nın 251 nci maddesindeki kural atlanmı?, yargıç ve savcı dı?ındaki ki?ilerin, bu ba?lamda polislerin elde edilen evrakı inceleme yetkisi olmadı?ına ili?kin CMY?nın 122 nci maddesi nedense unutulmu?, soru?turmalar polisin inisiyatifinde ve etkisinde gerçekle?tirilmeye ba?lanmı?, savcının talep etti?i ki?iler önce polis tarafından dinlenmeye ba?lanmı?, savcılar polis olmadan bizzat yürütecekleri ve yürütmek zorunda oldukları soru?turmaları, kendi olanakları ile yapabilir duruma getirilmemi?, soru?turmalardaki tarafsızlık ciddi biçimde sarsılmı?tır. Hatta mevcut olayda, Terörle Mücadele Yasası?nın 1 nci maddesini yorumlama yetkisi sadece yargı organlarına ait iken, bu maddeyi emniyet birimleri yorumlayarak, soru?turma bunun üzerine in?a edilmi?, iddianamenin bile 91, 230 ve 248 nci sayfalarındaki ??ube müdürlü?ümüz? ibarelerinden de anla?ılaca?ı üzere, polis iddianamenin yazımına do?rudan katkı yapmaktan geri durmamı?tır. Yine ?üpheliyi yormama ilkesi unutulmu? sabaha kar?ı uykusuz ifadeler alınmı?tır. ?Sadece Cumhuriyet savcısına ba?lı? bir adli kolluk kurmaktan ısrarla kaçan, tüm ülkelerdeki geli?melere gözlerini kapatarak ba?ımsız bir ?lke Ba?savcılı?ı kurmaktan uzak duran siyasi irade, Cumhuriyet savcısına ba?lı olmayan; ancak kendisi olayın savcılı?ına soyunarak ve bunu da ifade ederek, kendisine ba?lı bir polis te?kilatıyla bu soru?turmaların yürütülmesini sa?lamı?, kendisine kar?ı i?lendi?i ileri sürülen olayları neredeyse kendisi soru?turur ve sorgular hale gelmi?tir. Tüm adli dinlemeler yürütme organı kar?ısında hiçbir kurumsal güvencesi olmayan ve tüm faaliyetlerinden derhal Ba?bakan?a bilgi vermekle görevlendirilen, kurulu?u bir reform nitelemesiyle sunulan Telekomünikasyon İleti?im Ba?kanlı?ı?na devredilmi?, siyasi iktidar ileride atılacak soru?turma adımlarını ima ve beyanlarla, sürecin do?rudan içerisinde yer almaktan geri durmamı?tır. Bu durum soru?turmaların yönlendirme içinde yapılıp yapılmadı?ı sorularını ciddi biçimde gündeme ta?ımı?tır. Soru?turma sırasında yargının emrinde olması gereken yürütme birimleri yargının emri altına sokulmamı?, kolluk ve savcılı?ın yürüttü?ü çalı?malar, yargı ile yürütme i?birli?i biçiminde açıklanmı?, Cumhuriyet savcılarının tarafsızlık içinde soru?turma yapmaları için geli?meler paralelinde atılması zorunlu adımlar atılmayarak, gerekli ko?ulların sa?lanmasından uzak durulmu?tur. Gözaltı, arama, yakalama, tutuklama ko?ul ve yöntemleri konusunda Ceza Muhakemesi Yasası?ndaki kurallar yerine, yeni fiili uygulamalar yaratılarak, insan hakları ihlalleri en üst düzeyde ortaya çıkmı?tır. Bir hukuk devletinde esas olan insan haklarıdır ve soru?turmalarda insan hakları ihlal edilerek de?il, korunarak yürütülmeli, bu duruma en üst düzeyde özen gösterilmelidir. Darbe, militarizm, Y?K, MGK, laik hukuk kar?ıtlı?ı söylemleri; medyanın soru?turmayı göklere çıkarmasına neden olmu?, ancak hukuk devletinin kuralları hiçe sayılmı?tır. Darbe ve militarizm kar?ıtlı?ı ba?ka bir ?ey, ya?ananlar ise bir ba?ka ?ey olmu?tur. Devlet katındaki sorumluluk dönemlerinde anayasal sistem ve demokratik, laik hukuk devletine ba?lılıkları ile ön plana çıkan ki?ilere gözda?ı verircesine, ya?larına ve konumlarına en ufak bir duyarlılık gösterilmeden, kameralar önünde, sanki kaçma e?iliminde oldukları izlenimi verilmek istenircesine, sonuçta bu ki?ilerin ?ahsında görev yaptıkları kurumlara olan duyguları da sarsıcı nitelikte, yaka paça kollarına girilmek suretiyle ve hoyratça tepesine bastırılarak, sa?lıklarını kaybedebilecek biçimde gözaltı sürecinin ba?latılması ise, bir güç gösterisinin yansıması yorumlarına neden olmu?tur. Kamu yetkisi, hiçbir suretle insan onuruna aykırı bir biçimde güç gösterisine dönü?türerek kullanılamaz, kullanılmamalıdır. Aksine davranı?lar toplumun hukuka olan güvenini onulmaz biçimde sarsacaktır. Korkuyu egemen kılıp, hukukun etkisizle?tirilmesi ve güçsüzle?tirilmesi sonucunu do?uracaktır. Hukukun etkisizle?tirilmesi, yıpratılması ve hukuk kurallarının uygulanmayarak içinin bo?altılması da ancak ve ancak mevcut hukuk sisteminden ho?nut olmayan çevrelerin yararına olacaktır. Geçmi?te ya?anan olaylar hakkında kesinle?mi? yargı kararlarının tekrar ele alınmasının yol ve yöntemi yasada açıkça belli iken, bu kararlar bile geli?igüzel tartı?malara konu edilir olmu?tur. YARSAV bu soru?turmalarla gidilen yerin hukuk devleti olmasını istemektedir. Ancak mahkemelerin ve savcıların davranı? kurallarını, ki?ilerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen yasadaki usul kuralları yerine, fiili uygulamaların ortaya çıkması ve bu uygulamaların adeta kural haline gelmesi, polisten gelen taleplerin irdelenmeden altına imzalar atılması, yargının çalı?ma ko?ullarının ve ba?ımsızlı?ının belirli olaylarda olabildi?ince zedelendi?ini, yargının hukukla ba? ba?a bırakılmasının amaçlanmadı?ını gösterdi?ini ifade etmektedir. Bunun somut bir örne?i, suç öncesi izleme kararlarıyla ortaya çıkmı?tır. MİT, EGM ve JGK?ndan gelen ve gerekti?inde tüm ülkenin izlenmesini amaçlayan, izlenecek isimleri içermeyen ucu açık talepler, irdelenemeden, sorgulanamadan yargı kararı haline gelmi?, bu hukuksuzluk JGK yönünden engellenmi?, ancak MİT ve EGM yönünden bu hukuksuzlu?un sürmesine Adalet Bakanı, gerçekle, hukukla ba?da?mayan gerekçelerle kol kanat germi?, kendisinin HSYK Ba?kanı oldu?unu da görmezden gelerek, hukukun ve yargının yanında de?il, istihbarat organlarının yanında yer almaktan geri durmamı?tır. Adalet Bakanı, Yargıtay kararını nedense JGK için hatırlamı?, konu MİT ve EGM olunca yargı ve Yargıtay süreci ba?latılmamı?, yargıya saygı söylemi nedense bu noktada unutulmu?tur. MİT ve EGM, hukuksal çerçevede çalı?an kurumlar olmaktan uzakla?tırılmamalıdır. Bu tabloda terör söylemi kullanılarak, yaratılmak ve kurulmak istenen Terörle Mücadele Müste?arlı?ı ile de, süreçte kar?ıla?ılan ve engel olarak görülen hukuksal denetimlerin ya?anmayaca?ı, demokrasi ve saydamlı?ı yok eden bir polis devleti yaratma projesi kar?ımıza çıkmaktadır ki, hukuk devletinden dönü?ün olanaklı olmadı?ı bilinmelidir. 70 milyonun izlenmesi, 70 milyonun terör ?üphelisi görülmesi demektir. Bu durum, bir hukuk devletinde de?il, ancak bir polis devleti ve dikta yönetiminde söz konusu olabilir. 70 milyon izleme kapsamına sokularak, istenilen herkes için irtibat ve takip sa?layacak bilgiler toplanmı?, bizzat savcının yapması gereken bu soru?turma tüm toplumun izlendi?i kararlarla yönlendirilmi?, böyle bir cesaret ortamının içinde görev yapan polis, soru?turmanın sahibi olarak kendisini görmeye ba?lamı? ve bu merkezde çalı?malarını yürütmü?tür. Bu anlayı?, kanıt olarak kullanılamayacak istihbari dinlemelerin bile, sonuçta bir yargı kararıyla kanıt sayılması talebine kadar gitmi?, böyle bir talebin hukuk adına reddi gerekirken bu çalı?ma ortamında polisin istekleri, ?lkemizdeki darbe kar?ıtlı?ı duyarlılı?ından yararlanılarak bu yoldaki söylemlerin co?kusu altında kamuoyu deste?i yaratılarak, yargı organları noter pozisyonuna sokulmak istenmi?tir. Yargıç ve Cumhuriyet Savcılarının çalı?ma ko?ullarındaki olumsuzluklar görmezden gelinmi?, 1982 Anayasası?nın yargı için yarattı?ı olumsuzluklara her geçen gün bir yenisi daha eklenmi?, yargı Adalet Bakanlı?ı?na daha fazla nasıl ba?lı kılınabilir yolunda irade sergilenmi?, bir suçun olmadı?ı inceleme ve disiplin soru?turması için bile hiçbir kamu görevlisi için söz konusu olmayan telefonların izlenebilir ve dinlenebilir olma durumu, yargıç ve savcılar için söz konusu edilmi?tir. Adalet Bakanlı?ı Tefti? Kurulu, Adalet Bakanı?nın ayrımcı bakı? açısıyla görev yapar duruma sokulmu?, yargıç ve savcılar arasında beklentilere uygun soru?turma ve kararları olup olmamasına göre ayırım yapılmı?tır. Siyasi iradeye dokunan yargıç ve savcılara dokunulmu?, yargıda sessizlik, edilgenlik ve korku ortamı yaratılmaya çalı?ılmı?tır. Yargı, yargı bırakılmalıdır, aksine davranı?ların sürdürülmesinin, yargıyı ortadan kaldırmakla kalmayarak, hukuk devletini de yok edece?i unutulmamalıdır. Bu tabloda yargıç ve Cumhuriyet savcılarının ya?adı?ı sorunlar için çözüm üretmesi gereken Adalet Bakanlı?ı ve Adalet Bakanı, teknolojiyi yargıya kazandırmak söyleminden yararlanarak, yargının UYAP sanal hapisanesine kapatılmasını, yeni binalar söyleminden yararlanarak, ba?ımsızlık sorunu ya?ayan yargıda altın kafesler ortaya çıkarılmasını önemli ve olumlu olarak göstermi?, bu görsel boyutla sorunların çözüldü?ü mesajını yayma yoluna gitmi?, yargıç adaylarını tek seçicinin ve meslek içi e?itimlerde etkin gücün Adalet Bakanlı?ı oldu?unu, artık Ba?bakanlık Müste?arı?nın yargıç ve savcı maa?larını belirleyen tek ki?i konumuna geldi?ini de görmezden gelerek, yargı ba?ımsızlı?ının peki?tirildi?inden söz eder olmu?tur. Adalet Bakanı, terör soru?turmalarının bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülmesi konusundaki kendi genelgesini bile hatırlamak istememi?, polisin hukukla ba?da?mayan istihbari faaliyetine ve bu faaliyetlerden hareketle yürütülen i? ve i?lemlere destek vermi?, yargıç ve savcıları memuru olarak görme anlayı?ını peki?tirmi?, polis istihbaratıyla çalı?an savcılara ve de bu istihbari faaliyetlere destek verirken, di?er yargıç ve Cumhuriyet savcıları için hukukun ötesindeki bu denli koruyuculuktan uzak durmu?, yasa yararına bozma yoluna gitmeyerek yargının de?il, açıkça istihbari faaliyetlerin yanında yer almı?tır. Oysa kendisi aynı zamanda HSYK Ba?kanı?dır ve bu tutumu HSYK Ba?kanlı?ı ile ba?da?mamaktadır. Adalet Bakanlı?ı, istihbari faaliyetler için de?il, yargı için seferber edilecek bir birimdir. Adalet Bakanı?nın bu gerçe?i kavrayarak hareket etmesi gerekmektedir. Süreçte yapılması gereken, iktidara kar?ı darbe iddiasını içeren soru?turmanın iktidara ba?lı ve güvencesiz, yürütmenin açıkça etkisinden korunaksız olan polisler eliyle yürütülmesinin örne?inin ya?anmadı?ı, bunun Dünya tarihinde, hukuk tarihinde, Hitler ve Mussolini?nin hukuk yoluyla iktidar darbelerini yarattı?ı gerçe?i kar?ısında, etki altında kalmadan, tarafsız bir soru?turmanın yürütülmesi için sayı ve mesleki tecrübe anlamında yeterince Cumhuriyet savcısının sadece bu soru?turmayla görevlendirilmesi, soru?turmanın yasa hükmü uyarınca bizzat Cumhuriyet savcıları tarafından yürütülmesinin sa?lanması, bu konuda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu?nun kararname ya da yetkilendirme ile i?lem yapması, Telekomünikasyon İleti?im Ba?kanlı?ı ile ilgili yasanın bir an önce anayasal denetim sürecinin sonuçlanması, polisin CMY?ndaki konumu içinde tutulması, siyasi iradenin etkisini yaratabilecek etkenlerin ortadan kaldırılması, Adalet Bakanı?nın yargı üzerinden gölgesini çekmesidir. YARSAV yasalarda yer almayan kontr-gerilla, gladyo, Susurluk tipi devlet içinde konu?lanmı? tedhi? ve ruh hali yaratma örgütlenmelerini her zaman, ulusun gerçek iradesini yansıtan demokratik toplum düzeni için bir tehlike olarak görmü? ve varsa her türlü ba?lantılarının ortaya çıkartılmasından yana olmu?tur, olacaktır da. Bu çerçevede ise tek talebi vardır: Bu tür soru?turma ve kovu?turmaların tarafsızlıkla, hukuk içinde, insan haklarına saygı çerçevesinde yürütülmesi. Türk yargısı, iktidar sahipleri tarafından gerekmedi?inde yok saydıkları, gerek duyduklarında ise kullanacakları bir araç de?ildir. Yargının ba?ımsızlı?ına sürekli/a?ırı müdahale etmek ve yargıyı kendi çıkarlarına uygun ve güdümlü hale getirmek isteyenler ve ortakları bilmelidirler ki, Ergenekon, güdümlü yargı yaratmanın izdü?ümü olmayacaktır. Varsa gerçekli?i ortaya çıkarılacak, yoksa masumiyet korunacaktır. Cumhuriyetin yargıç ve savcıları bunu ba?aracak yetenek ve birikimdedir. Gölge edilmemesi yeterlidir. Türk yargısı dahili ve harici bedhahlarına kar?ı onurlu mücadelesini sürdürecektir. Yargı insanlar için varsa, her ?eyden önce insana saygıdan uzakla?ılmamalıdır. YARSAV Tüzü?ünde yer alan ilke ve hedefler do?rultusunda her zaman oldu?u gibi bu süreçte de ya?anan hukuka aykırılıkların bertaraf edilmesi için üzerine dü?eni yapacak ve yapmaya da devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. YARSAV Y?NETİM KURULU |