18.7.2008 Kuddusi Okkır?ın Anısına (Hayrettin Ökçesiz Makalesi)

Kuddusi Okkır?ın Anısına (Hayrettin Ökçesiz Makalesi)
Cumhuriyet Gazetesi ? Bilim Teknik Eki ? Hayrettin Ökçesiz ? 18.7.2008
Öldüren gözaltılarını, tutuklulukları düşündüğümde; işkence odalarını, ?sınıfsal yargı?yı, ?siyasal yargı?yı düşündüğümde; mahkeme salonlarındaki o kurşun gibi ağır havayı; görünmeyen, ama sancıyla devinen bu duygusal uzamda insanların duvardan duvara nasıl savrulduğunu düşündüğümde.. bir çürük kokusu genzimi yakarcasına sarıyor.
Bini aşkın üyesiyle YARSAV ülkenin hukuk yaşamında, hukuk bilincinde iz bırakacak yaratıcı, üretken gücünü kendine yaraşır biçimde yansız, bağımsız bir duruşla göstermeye başladı. Yargıç ve Savcıların bu Birliği sıradan bir dernekleşme değildir. Bu tür derneklerden sivil toplumların beklentileri de sıradan beklentiler değildir.
YARSAV TBB?nin desteğinde, IAJ (Dünya Yargıçlar Birliği) ve MEDEL (Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar Birliği) adlı uluslararası kuruluşların katılımıyla, 5-6 Temmuz günlerinde ?Kuvvetler Ayrılığı, Yargıda Örgütlenme Özgürlüğ? konulu bir sempozyum gerçekleştirdi.
Dinamik, yoğun ve düzeyli bir dinleyici kitlesi karşısında sevinçli bir şaşkınlık yaşadığımı itiraf etmeliyim. Anlaşılan, Gerçek, doğru dürüst telaffuz edildiği yerlere rağbet ediyordu. Bu şölende ?Yargının Geleceği üzerine Bazı Düşünceler?imi sundum. Onlardan küçük bir demeti de size sunuyorum:
?İnsanların canları, malları üzerinde -herhangi bir geçerli, yeterli hukuksal argümanla- tasarruf veya zor kullandırma olanağına sahip bir başka insan olarak yargıcın özgürlüğü kişiler için bir tehlike kaynağı olmayıp, aksine bir korunma aracıdır.
?Hukuk toplumda, adalet değerine yönelmiş bir gerçeklik; insan bireyinde, adaleti istemek ise; adalet, neminem laedere-kimseye zarar vermemek; başkalarına zarar vermeyen şeyleri yapmak da "özgürlük" ise, o zaman yargıç kendi yargılama etkinliğini bu çerçeveye yerleştirebilecek, Hukuk Devleti düşüncesini anlamlı kılan temel ilkeyi: in dubio pro libertate'yi, yani kuşkulu durumlarda özgürlüklerden yana olmayı bütünüyle yansıtabilecek bir bilme-yargılama yeterliliği taşımalıdır.
?Bu olanağın ilk koşulu yargıca, keyfiliğinden korkarak, bu özgürlük sorumluluğunu yüklemekten kaçınmamaktır. Yargıç da kendisinde olmayan şeyi başkasına veremez. Ayrıca, keyfilik özgürlüğün değil, sorumsuzluğun, denetimsizliğin, bilgisizliğin, korkunun, baskının, şiddetin sonucudur. Yasayı körükörüne, onun kölesi imiş gibi uygulamaya çalışmak; ?kanunun lafzı?, ?Kazai ve ilmi içtihatlarda hakim görüş?, konformitenin yazılı olmayan olgusal genel ölçütleri gibi modellere eleştirisiz, edilgen bir tarzda katılım, aslında bir anonimliğin ardına sığınarak sorumsuz kalmanın aldatıcı rahatlığına yönelmektir.??Hukuku anlamakla tanımlayacağız. Hukuka, biriyle ötekini ve birini ötekiyle anlamak diyeceğiz. Geleceğin yargıcı tanrıya atfettiğimiz bu olağanüstü anlamayı zihninde, yüreğinde sürekli başarabilen bir ölümlü olacaktır.
?Yargılamamız kinle, kızgınlıkla bir öç alma olmayacak, aksine, bağışlamayı başarma süreci olacaktır. Bu yüzden birbirimizin yargıcı değil, kendimize yargıç olacağız. Bunu başarmadan bir başka kimseden adalet isteyemeyeceğimizi öğreneceğiz.
?Yansız, bağımsız üçüncü kişiyi kendi içimizde buluncaya kadar, dışarıda hiçbir yerde onun varolamayacağını anlayacağız. Varolanların ise daha çok ellerinde keskin bir kılıçla bir ferman tuttuğunu göreceğiz. Hiçbir yargıç, bizim kendi içimizde olgunlaşamadan dışımızda olgunlaşamayacaktır. Bu yüzden gerçek yargıçların en büyük sorunu, haklarında hüküm verdiği kimselerin kendi içlerinde yargıçsız kalmalarıdır.
?Yargının geleceği, getireceği barışın içimizdeki barışla örtüşmesi ve bu barışı öznelerarası kavranır kılmasına bağlı olacaktır. İçimizdeki barışın doğayla birlikte bir biliminin adaletle ilişkilendirilmesi böylesi bir bilimci, bilge, düşünür yargıcın yargılama etkinliğinin eksenini oluşturacaktır.
?Dayatılan değil anlaşılan, kılıçla değil özgür ve korkusuz onama ile geçerlilik kazanan hükümlerin kurulma süreci olarak yargıyı doğrusu hala olanaklı görüyorum.
?Yargının böyle bir geleceği olmayacaksa, aslında hiçbir geleceği olmayacaktır. Bugüne kadar olanın bundan sonra da öyle kalmasının gelecekte cereyan eden bir geçmiş olduğunu söylemekte bir sakınca yoktur. Yargıya bir gelecek veya yargısız bir gelecek düşünmek zorundayız.?
Öldüren gözaltılarını, tutuklulukları düşündüğümde; işkence odalarını, ?sınıfsal yargı?yı, ?siyasal yargı?yı düşündüğümde; mahkeme salonlarındaki o kurşun gibi ağır havayı; görünmeyen, ama sancıyla devinen bu duygusal uzamda insanların duvardan duvara nasıl savrulduğunu düşündüğümde, sararmış dava dosyalarının yapraklarında hayat ağaçlarının nasıl kuruduğunu düşündüğümde, bir çürük kokusu genzimi yakarcasına sarıyor.
Bu son sözü de burada söylemiş olayım.
Cumhuriyet Gazetesi ? Bilim Teknik Eki ? 18.7.2008 ? Hayrettin Ökçesiz